Translation of "Tamamiyle" in English

Biz tamamiyle şoktaydık.

We were in total shock.

Fransa'yı tamamiyle seyahat ettim.

I traveled all through France.

Benim hayatım tamamiyle yerli yerinde.

My life is perfectly fulfilled.

Beth tamamiyle yeni kıyafetlerinden çok etkilenmiş ve mutlu

Mary was very impressed with the professional appearance of her new outfit.

Ki çoğu tasarımcının tamamiyle ön cepleri çıkarmasının sebebidir.

which is why many designers have removed the front pocket altogether.

Kendim hakkında yazmıyorum. Her bir benzerlik tamamiyle tesadüftür.

I am not writing about myself. Any similarity is purely coincidental.

Ordusu Alpler'i geçtiğinden beri tamamiyle iyileşmeden üç muharebede savaştı.

His army fought in three battles without ever fully recovering from the crossing of the Alps.

Tom yaptığı yolculuktan sonra kendini tamamiyle bitkin hissediyordu ve toparlanmak için en az bir haftaya ihtiyacı vardı.

Tom was exhausted after his trip and it took him at least a week to recover from it.