Translation of "Sarıldı" in English

0.049 sec.

Examples of using "Sarıldı" in a sentence and their english translations:

Etrafımız sarıldı.

We're surrounded.

Onlar sarıldı.

They hugged.

Ona sarıldı.

He hugged her.

- O, bana sarıldı.
- O bana sarıldı.

- He gave me a hug.
- He hugged me.

Tom Mary'ye sarıldı. Alice'e de sarıldı.

- Tom hugged Mary. He also hugged Alice.
- Tom hugged Mary. He hugged Alice as well.
- Tom hugged Mary. He hugged Alice, too.

Tom Mary'ye sarıldı. O, Alice'e de sarıldı.

- Tom hugged Mary. He also hugged Alice.
- Tom hugged Mary. He hugged Alice as well.
- Tom hugged Mary. He hugged Alice, too.

O işine sarıldı.

He stuck to his job.

Kadın bebeğe sarıldı.

The woman hugged the baby.

Mary Tom'a sarıldı.

Mary gave Tom a hug.

O, işine sarıldı.

He hung on to his job.

Tom, Mary'ye sarıldı.

Tom gave Mary a hug.

Tom bana sarıldı.

- Tom gave me a hug.
- Tom hugged me.

Onlar bize sarıldı.

They hugged us.

Onlar ağlayarak sarıldı.

They hugged tearfully.

İki kişi sarıldı.

The two hugged.

Tom köpeğine sarıldı.

Tom hugged his dog.

Emily bana sarıldı.

Emily hugged me.

Mary ona sarıldı.

Mary gave him a big hug.

Onlar birbirlerine sarıldı.

They hugged each other.

O ona sarıldı.

She hugged him.

Herkes Tom'a sarıldı.

- Everyone hugged Tom.
- Everybody hugged Tom.

Annesi Tom'a sarıldı.

Tom's mother hugged him.

Tom Mary'ye sıkıca sarıldı.

- Tom hugged Mary tightly.
- Tom hugged Mary close.
- Tom gave Mary a huge hug.
- Tom gave Mary a big hug.

Dehşet içinde ona sarıldı.

She threw her arms around him in horror.

Mary oyuncak bebeğine sarıldı.

Mary hugged her doll.

Mary bir havluya sarıldı.

Mary wrapped herself in a towel.

O ağlarken ona sarıldı.

- He hugged her while she cried.
- He hugged him while he cried.
- She hugged him while he cried.

Tom Mary'ye yakın sarıldı.

Tom hugged Mary close.

Genç kız Tom'a sarıldı.

The young girl hugged Tom.

Tom nazikçe Mary'ye sarıldı.

Tom gently hugged Mary.

Tom Mary'ye arkadan sarıldı.

Tom hugged Mary from behind.

O ona kocaman sarıldı.

He gave him a big hug.

Çocuk köpeğin göğsüne sarıldı.

The boy hugged the puppy to his chest.

O ona kısaca sarıldı.

He gave her a brief hug.

Tom Mary'ye kısaca sarıldı.

Tom gave Mary a brief hug.

Tom bana sımsıkı sarıldı.

Tom gave me a big bear hug.

Tom Mary'ye tekrar sarıldı.

Tom hugged Mary again.

Tom neden Mary'ye sarıldı?

Why did Tom hug Mary?

Tom da Mary'ye sarıldı.

Tom hugged Mary, too.

Tom bile Mary'ye sarıldı.

Even Tom hugged Mary.

Küçük kız babasının koluna sarıldı.

The little girl clung to her father's arm.

Tom gitti ve Mary'ye sarıldı.

Tom went over and hugged Mary.

Küçük kız oyuncak ayısına sarıldı.

The little girl hugged her teddy bear.

Onların ikisi de bana sarıldı.

Both of them hugged me.

Tom eğildi ve Mary'ye sarıldı.

Tom bent down and hugged Mary.

Tom çocuklarından her birine sarıldı.

Tom gave each of his kids a hug.

Tom atladı ve Mary'ye sarıldı.

Tom jumped up and hugged Mary.

Mary güldü ve Kate'e sarıldı.

Mary laughed and hugged Kate.

Sami geldi ve bana sarıldı.

Sami came over and gave me a hug.

O gitmemi engellemek için bana sarıldı.

She held on to me to prevent me from going.

Tom Mary'ye daha da sıkı sarıldı.

Tom hugged Mary even tighter.

Dan son zamanlarda birine sarıldı mı?

Has Dan hugged anyone recently?

- Kuşatıldınız.
- Sen çevrilisin.
- Kuşatıldın.
- Etrafınız sarıldı.

- You're surrounded.
- You are surrounded.

Tom ve Mary sarıldı ve öpüştü.

Tom and Mary hugged and kissed.

Yerli nüfus göçmenlere karşı silaha sarıldı.

The indigenous population took up arms against the settlers.

Tom Mary'ye sarıldı ve onu öptü.

Tom hugged Mary and kissed her.

Tom, Mary'ye sarıldı ve onu öptü.

Tom gave Mary a hug and kissed her.

Tom merdivenlerden indi ve Mary'ye sarıldı.

Tom ran down the stairs and hugged Mary.

Tom Mary'ye doğru yürüdü ve ona sarıldı.

Tom walked over to Mary and hugged her.

Tom Mary'ye sarıldı ve bir öpücük verdi.

Tom gave Mary a hug and a kiss.

- Tom kollarını ona doladı.
- Tom ona sarıldı.

Tom put his arms around her.

Tom geriye Mary'ye koştu ve ona sarıldı.

Tom ran back to Mary and hugged her.

Mary bana sıkıca sarıldı ve yanağımdan öptü.

Mary gave me a big hug and a kiss on the cheek.

Tom Mary'ye sarıldı ve sonra onu öptü.

Tom hugged Mary and then kissed her.

Tom, Mary'yi kollarına aldı ve ona sarıldı.

Tom took Mary in his arms and hugged her.

Mary, Tom'u kucağına aldı ve ona sarıldı.

Mary took Tom in her arms and hugged him.

Tom koştu ve annesine ve babasına sarıldı.

Tom ran and hugged his mom and dad.

Tom, Mary'ye sarıldı ve onu sevdiğini söyledi.

- Tom hugged Mary and told her that he loved her.
- Tom hugged Mary and told her he loved her.

Tom Mary'ye sarıldı ve onu sevdiğini söyledi.

Tom hugged Mary and said that he loved her.

Tom Mary'ye sarıldı ve sonra trene bindi.

Tom hugged Mary and then got on the train.

Ne Tom ne de Mary, John'a sarıldı.

Neither Tom nor Mary hugged John.

- O kız, bebeğini kucakladı.
- O kız, bebeğine sarıldı.

That girl hugged her doll.

- Tom ve Mary kucaklaştılar.
- Tom ve Mary sarıldı.

- Tom and Mary hugged each other.
- Tom and Mary embraced.
- Tom and Mary hugged.

Taşınmadan önce paketin etrafına plastik bir tabaka sarıldı.

Before transport, a layer of plastic was wrapped around the package.

Tom, Mary'ye sıkıca sarıldı ve bir öpücük verdi.

Tom gave Mary a big hug and a kiss.

Tom Mary'ye sarıldı ve yanağına küçük bir öpücük kondurdu.

Tom hugged Mary and gave her a little kiss on the cheek.

Tom kollarını Mary'nin etrafına koydu ve ona sıkıca sarıldı.

Tom put his arms around Mary and hugged her tightly.

Tom Mary'ye sarıldı ve ona uzun tutkulu bir öpücük verdi.

Tom hugged Mary and gave her a long, passionate kiss.

Tom Mary'ye sıkıca sarıldı ve onun gitmesine asla izin vermek istemedi.

Tom hugged Mary tightly and never wanted to let her go.

Tom ve Mary birbirlerine sarıldı ve Tom Mary'nin kulağına bir şey fısıldıyordu.

Tom and Mary were snuggled up to each other and Tom was whispering something into Mary's ear.

Az sonra Boston trenine binmek zorunda olacağının farkında olan Tom, peronda Meryem'e tutkuyla sarıldı.

Tom, aware that he would soon have to board the train to Boston, had passionately clung to Mary on the station platform.

- Tom silahına uzandı.
- Silahını almak için elini uzattı.
- Silahını almak üzere uzandı.
- Tom silahına sarıldı.

Tom reached for his gun.