Translation of "Erkenden" in English

0.029 sec.

Examples of using "Erkenden" in a sentence and their english translations:

Erkenden geldim.

I came early.

Sabah erkenden geldi.

He came early in the morning.

Bugün erkenden yatacağım.

I'm going to bed early today.

Tom erkenden kalkmalı.

Tom must get up early.

Erkenden uyuyman gerekir.

You should sleep early.

Sabah erkenden ayrıldık.

We left early in the morning.

Neredeyse erkenden ayrıldım.

I almost left early.

Erkenden yatmak istiyorum.

I want to go to bed early.

Tom erkenden kalkmıştı.

Tom was up early.

Erkenden havaalanına gitmen gerekir.

You should get to the airport early.

Bu gece erkenden yatmalıyım.

We must go to bed early tonight.

Ben erkenden ayrılabileceğimi sanmıyorum.

- I don't think I can leave early.
- I don't think that I can leave early.

Yarın sabah erkenden kalkacağım.

I'm going to get up early tomorrow morning.

Bu sabah erkenden oldu.

It happened early this morning.

Biletlerini erkenden satın al.

Buy your tickets early.

Filmi erkenden terk ettiler.

They left the movie early.

Sabah erkenden yürüyüşe çıktım.

I went for a walk early in the morning.

Sabah erkenden evden ayrıldık.

We left home early in the morning.

Ben erkenden orada olabilirim.

I might be there early.

Leyla erkenden yatağa gitti.

Layla went to bed early.

Tom erkenden ayrılmak zorunda.

Tom has to leave early.

Sami erkenden eve geldi.

Sami came home early.

Ben erkenden giden kişiyim.

I'm the one who left early.

Tom erkenden kiliseye gitti.

Tom was early for church.

Sami ofisine erkenden geldi.

Sami came to his office early.

erkenden uyandığımız o günü hatırlayın

remember that day we woke up early

Toplantıya katılmak için erkenden kalktı.

He got up early in order to attend the meeting.

Çok yorgun olduğumdan, erkenden yattım.

Being very tired, I went to bed early.

Onlar sabah erkenden Arlanda'dan havalandılar.

They took off from Arlanda early in the morning.

Tutuklu erkenden serbest bırakılmasını istedi.

The prisoner asked to be released early.

Tom pazartesi sabahı erkenden ayrıldı.

Tom left early Monday morning.

Bu geçen hafta erkenden oldu.

It happened early last week.

Tom'un neden erkenden ayrıldığını biliyorum.

I know why Tom left early.

Biz erkenden orada olmaya çalışacağız.

We'll try to be there early.

Tom'a göre erkenden yola çıkmalıyız.

- Tom thinks we should leave early.
- Tom thinks that we should leave early.

Yarın sabah erkenden buradan ayrılmalıyım.

I have got to leave here early tomorrow morning.

O, erkenden uyanmayı alışkanlık etmiş.

He makes it a habit to wake up early.

Yarın sabah erkenden burada olacağım.

I'll be here bright and early tomorrow.

Yarın sabah erkenden Tom'a gideceğim.

I'll go over to Tom's early tomorrow morning.

Sanırım erkenden oraya gitmeye çalışabilirim.

I suppose I could try to get there early.

Tom erkenden ayrılmaya karar verdi.

Tom decided to leave early.

Tom'un çizime ilgisi erkenden başladı.

Tom's interest in drawing began early.

Tom bugün erkenden eve gitti.

Tom got home early today.

Tom'a sabah erkenden gitmesini söyledim.

I told Tom to leave early in the morning.

Gösteri günü sabah erkenden arenaya gittim,

So I got to the arena early in the morning the day of the show,

Seni buraya öyle erkenden getiren nedir?

What has brought you here so early?

O bana erkenden yatağa gitmeyi öğretti.

He instructed me to go to bed early.

Ben erkenden yatmaya gittim, zira yorgundum.

I went to bed early, for I was tired.

Büyükbabam sabah erkenden yürüyüş yapmayı sever.

My grandfather is fond of taking a walk early in the morning.

Yorgun olduğum için erkenden yatmaya gittim.

I went to bed early because I was tired.

Yorgun olduğu için erkenden yatmaya gitti.

Since he was tired, he went to bed early.

Çok yorgunum ve erkenden yatmak istiyorum.

I'm very tired and want to go to bed early.

Erkenden eve gitmek için izin istiyorum.

I want permission to go home early.

Tom'un erkenden eve gitmesine izin vermedim.

I didn't let Tom go home early.

"Bill, erkenden eve dön." "Tamam, anne."

"Come home early, Bill." "Yes, Mother."

Yorgun olduğum için, erkenden yatmaya gittim.

Since I was tired, I went to bed early.

Bugün sabah erkenden kalkmak zorunda mıydınız?

Did you have to get up very early this morning?

- Çok erken kalkmamalıydık.
- Çok erkenden kalkmamalıydık.

We shouldn't have gotten up so early.

Ben zaten Tom'a erkenden ayrılabileceğini söyledim.

I've already told Tom he can leave early.

Çocuklar televizyon izlemeden erkenden yatağa gitmelidir.

Children must go to bed early without watching television.

İlk otobüsü yakalamak için erkenden ayrıldım.

I left early to catch the first bus.

Tom her zamanki gibi erkenden kalktı.

Tom rose early as always.

Treni yakalamak için erkenden ayrılmak zorundayım.

I have to leave early to catch the train.

Bu sabah erkenden uyandın, değil mi?

You woke up early this morning, didn't you?

Tom'un neden erkenden ayrıldığını biliyor musun?

Do you know why Tom left early?

Sami o gece erkenden yatağa gitti.

Sami went to bed early that night.

Tom sabah erkenden tenis oynamaktan hoşlanır.

Tom likes to play tennis early in the morning.

Tom yarın sabah erkenden kalkmayı planlıyor.

- Tom is planning to get up early tomorrow morning.
- Tom plans to get up early tomorrow morning.

Tom ve sen neden erkenden ayrıldınız?

Why did you and Tom leave early?

Onu bu sabah erkenden yapmaya başladım.

I started doing that early this morning.

Sabah erkenden çıkmayı umuyordu ama uyuyakalmış.

He expected to leave early in the morning, but he overslept.

- Tom'a oraya erkenden varmasını söyledim.
- Erkenden orada olmasını söyledim Tom'a.
- Tom'a oraya erken gitmesini söyledim.

I told Tom to get there early.

Bob sabah erkenden onun büyükbabasını karşılamaya gitti.

Bob went to meet her grandfather early in the morning.

Kız kardeşim Susan her sabah erkenden kalkar.

My sister Susan gets up early every morning.

O yorgundu, bu nedenle erkenden yatmaya gitti.

He was tired, so he went to bed earlier.

Soğuk sabahlarda erkenden kalkmak bana zor gelir.

I find it hard to get up early on cold mornings.

Çok yorgundum bu yüzden erkenden yatmaya gittim.

I was very tired so I went to bed early.

Senin erkenden burada olmayı planlıyor olduğunu düşündüm.

- I thought you were planning to be here early.
- I thought that you were planning to be here early.

Tom dün sabah erkenden Mary'yi görmeye gitti.

Tom went to see Mary early yesterday morning.

Bill ilk treni yakalayabilsin diye erkenden kalktı.

- Bill got up early in order to catch the first train.
- Bill got up early so he could catch the first train.

Bugün yorgundum, o yüzden erkenden yatmaya gittim.

I was tired today so I went to bed early.

Yağmur yağsa bile, yarın sabah erkenden başlıyorum.

Even if it rains, I will start early tomorrow morning.

Tom'a erkenden yatağa gitmesini söyledin, değil mi?

You told Tom to go to bed early, didn't you?

Her zamanki gibi sabah erkenden kalkıp koştu.

As usual, he got up early in the morning and jogged.

Fadıl, Dania'ya sabah erkenden bir ziyarette bulundu.

Fadil paid an early morning visit to Dania.

Fadıl şartlı tahliye ile erkenden serbest kaldı.

Fadil got early release on parole.

Hem Tom hem de Mary erkenden ayrıldılar.

Both Tom and Mary left early.

Tom senin neden erkenden ayrıldığını biliyor mu?

Does Tom know why you left early?

Sami, Leyla'nın oğlunu erkenden bir mezara gönderdi.

Sami sent Layla's son to an early grave.

Hem gece kuşuyum hem de erkenden kalkarım.

I am a night owl and an early bird.

Eğer hava güzel olursa, yarın sabah erkenden gidebiliriz.

We shall leave tomorrow morning, weather permitting.

Bugün erkenden hazır olmak için dün eşyalarını topladı.

She packed yesterday, so as to be ready early today.

Her zamanki gibi sabah erkenden kalkıp koşuya gitti.

As usual, he got up early in the morning and went jogging.

Annem çok yorgundu bu yüzden erkenden uyumaya gitti.

- My mother was so tired that she went to bed early.
- My mum was so tired that she went to bed early.

Tom bizim erkenden ayrılmamıza hiçbir itirazı olmadığını söyledi.

- Tom said he had no objection to our leaving early.
- Tom said that he had no objection to our leaving early.

Ertesi sabah erkenden sirk bir sonraki kasabaya gitti.

Early the next morning, the circus left for the next town.

Tom, ilk trene yetişmek için erkenden hareket etti.

Tom left early to catch the first train.

Tom ve Mary öğleden sonra erkenden Boston'a geldi.

Tom and Mary arrived in Boston early in the afternoon.