Translation of "Pazartesiye" in English

0.007 sec.

Examples of using "Pazartesiye" in a sentence and their english translations:

Pazartesiye kadar bekleyelim.

- Let's wait until Monday.
- Let's wait till Monday.

Pazartesiye kadar bekleyemem.

I can't wait until Monday.

Pazartesiye kadar beklemeliyim.

I should wait until Monday.

- Önümüzdeki pazartesiye kadar kimseye söylemeyelim.
- Önümüzdeki pazartesiye kadar kimseye anlatmayalım.
- Önümüzdeki pazartesiye kadar kimselere söylemeyelim.

Let's not tell anybody until next Monday.

Pazartesiye kadar burada kalacağız.

We'll stay here until Monday.

Bu pazartesiye kadar yapılmalı.

This must be done by Monday.

Bu, pazartesiye kadar yapılmalı.

- This must be done by Monday.
- This needs to be done by Monday.

Raporu pazartesiye kadar yaptırmalısın.

You must have the report done by Monday.

Neden pazartesiye kadar beklemiyorsun?

Why wait until Monday?

Pazartesiye kadar hazır olacağım.

I'll be ready by Monday.

Onu pazartesiye kadar yaptırabilirim.

I can get it done by Monday.

Tom pazartesiye kadar gelmeyecek.

Tom won't come until Monday.

Pazartesiye kadar kalabilir misin?

Can you stay till Monday?

Pazartesiye kadar zamanın var.

You have until Monday.

Tom pazartesiye kadar dönecek.

Tom will be back by Monday.

Pazartesiye başlamak için hazırım.

I'm ready to start Monday.

Önümüzdeki pazartesiye kadar bekleyemem.

I can't wait till next Monday.

Pazartesiye kadar Boston'da kalacağım.

I'll stay in Boston until Monday.

Pazartesiye kadar Boston'da olacağım.

I'll be in Boston until Monday.

Pazartesiye kadar iyi olmalıyım.

I should be OK by Monday.

Bunu pazartesiye kadar bitiremeyiz.

We can't finish this by Monday.

Gelecek pazartesiye ne dersin?

How about next Monday?

Pazartesiye kadar onu yapmayacağım.

I'm not going to do that until Monday.

Pazartesiye kadar burada olmalıyım.

I have to be here until Monday.

- Pazartesiye kadar tekrar Boston'da olmalıyım.
- Pazartesiye kadar tekrar Boston'da olmak zorundayım.
- Pazartesiye kadar Boston'da olmam gerekiyor.

I have to be back in Boston by Monday.

Önümüzdeki pazartesiye kadar mektubu almalısın.

You should receive the letter by next Monday.

Bu işi pazartesiye kadar bitirin.

Please get this work finished by Monday.

En geç Pazartesiye kadar dönecek.

He will be back by Monday at the latest.

Bunu pazartesiye kadar kesinlikle bitireceğim.

I'll finish this by Monday for sure.

Bu iş Pazartesiye kadar bitirilmeli.

This work must be finished by Monday.

Pazartesiye kadar Boston'da olmak zorundayım.

I have to be in Boston by Monday.

Sadece Pazartesiye kadar bana ver.

Just give me till Monday.

Bu, pazartesiye kadar yapılmak zorunda.

This has to be done by Monday.

Pazartesiye kadar onu yapmak zorundasın.

You have until Monday to do that.

Pazartesiye kadar Boston'da kalmak istiyorum.

I want to stay in Boston until Monday.

Pazartesiye kadar hiç kimseye söylemeyelim.

Let's not tell anybody until Monday.

Gelecek pazartesiye kadar bize bildir.

Let us know by next Monday.

Tom pazartesiye kadar iyi olmalı.

Tom should be OK by Monday.

Ödevin pazartesiye kadar masamda olsun.

Have your paper on my desk by Monday.

Gelecek Pazartesiye kadar yatakta kalmalısın.

You have to stay in bed until next Monday.

Tom bunu pazartesiye kadar yaptırabilmeli.

Tom should be able to get it done by Monday.

Tom pazartesiye kadar geri gelmeyecek.

Tom isn't coming back till Monday.

Gelecek pazartesiye kadar Boston'da olmayacağız.

We won't be in Boston until next Monday.

Noel o yıl pazartesiye rastladı.

Christmas fell on Monday that year.

Bunu pazartesiye kadar nasıl halledeceğiz?

How will we get this done by Monday?

Neden pazartesiye kadar bizimle kalmıyorsun?

Why don't you stay with us until Monday?

Tom pazartesiye kadar bunu yapmayacak.

Tom isn't going to do that until Monday.

Bunu pazartesiye kadar yapmak zorundayım.

I have to do that by Monday.

Pazartesiye kadar bunu yapmayı planlamıyordum.

- I wasn't planning to do that until Monday.
- I wasn't planning on doing that until Monday.

Pazartesiye kadar eve gelebileceğimizi sanmıyorum.

- I don't think we can get home by Monday.
- I don't think that we can get home by Monday.

Gelecek pazartesiye kadar burada olacağım.

I'll be here until next Monday.

Tom pazartesiye kadar evde olmayacak.

- Tom won't be home until Monday.
- Tom won't be home till Monday.

Tom pazartesiye kadar eve gitmeyecek.

- Tom isn't going to get home until Monday.
- Tom won't get home until Monday.

- Bu iş Pazartesiye kadar bitirilmeli.
- Bu iş pazartesiye kadar bitirilmiş olmak zorunda.

This work has to be finished by Monday.

Ödevlerini pazartesiye kadar elden teslim edeceksin.

You are to hand in your assignments by Monday.

O, toplantının pazartesiye kadar ertelenmesini önerdi.

He suggested that the meeting be put off till Monday.

Sınav kağıtlarınız pazartesiye kadar teslim edilmelidir.

Your test papers must be handed in by Monday.

Pazartesiye kadar onu iade edeceğini umuyorum.

I hope you will return it by Monday.

Pazartesiye kadar bu işi bitirt lütfen.

Please get this work finished by Monday.

Ödevimi en azından pazartesiye kadar bitirmeliyim.

I should finish my homework at least by Monday.

Gelecek pazartesiye kadar Boston'a geri dönemeyeceğiz.

We won't be able to get back to Boston until next Monday.

Pazartesiye kadar o raporu bitirmek zorundasın.

You have until Monday to finish that report.

Bu faturayı pazartesiye kadar ödemek zorundayım.

I have to pay this bill by Monday.

Belki önümüzdeki pazartesiye kadar bunu yaptırabilirim.

Maybe I can have this done by next Monday.

Tom muhtemelen pazartesiye kadar kalabileceğimi düşünüyordu.

Tom probably thought I could stay until Monday.

Londra'da ne kadar kalacaksın?" "Pazartesiye kadar."

"How long will you remain in London?" "Until Monday."

Tom pazartesiye kadar kalmamaya karar verdi.

Tom has decided not to stay until Monday.

Gerçekten pazartesiye kadar kalmak istiyor musun?

Do you really want to stay until Monday?

Pazartesiye kadar onu yapmak zorunda değilim.

I don't have to do that until Monday.

Pazartesiye kadar eve gitmek zorunda değilim.

I don't have to get home until Monday.

Tom pazartesiye kadar beklemem gerektiğini söyledi.

- Tom said I have to wait until Monday.
- Tom said that I have to wait until Monday.

Tom pazartesiye kadar raporu bitirmek zorunda.

Tom has until Monday to finish the report.

Tom gelecek pazartesiye kadar burada olacak.

Tom is going to be here till next Monday.

Tom pazartesiye kadar beklemeye karar verdi.

- Tom has decided to wait till Monday.
- Tom has decided to wait until Monday.

Pazartesiye kadar her şeyin hazır olması önemli.

It is important for everything to be ready by Monday.

Gelecek Pazartesiye kadar ev ödevini teslim et.

Hand in your homework by next Monday.

Gelecek pazartesiye kadar işi yaptırabileceğimizi garanti edemiyorum.

I can't guarantee we'll be able to get the job done by next Monday.

Tom pazartesiye kadar Boston'da burada kalmamı istiyor.

Tom wants me to stay here in Boston until Monday.

Onu pazartesiye kadar yapmak için hazır olmayacağım.

I won't be ready to do that until Monday.

Pazartesiye kadar bir fikir ortaya sürebilir misin?

Can you come up with something by Monday?

Bir şekilde, pazartesiye kadar bu işi bitirtmeliyiz.

One way or another, we have to get this job finished by Monday.

Tom toplantının gelecek pazartesiye kadar ertelenmesini önerdi.

Tom suggested that the meeting be postponed until next Monday.

Önümüzdeki pazartesiye kadar toplantıyı ertelemeye karar verdik.

We've decided to postpone the meeting till next Monday.

Tom'un önümüzdeki pazartesiye kadar bizimle kalması planlanıyor.

Tom is scheduled to stay with us until next Monday.

Tom önümüzdeki Pazartesiye kadar bizimle kalmayı planlıyor.

Tom is planning to stay with us until next Monday.

Tom önümüzdeki pazartesiye kadar burada kalmayı planlıyor.

Tom is planning to stay here until next Monday.

Tom önümüzdeki pazartesiye kadar bizimle kalmayı istiyor.

Tom wants to stay with us until next Monday.

Pazartesiye kadar bu raporu tamamlamak zor olacak.

It'll be difficult to complete this report by Monday.

Tom gelecek pazartesiye kadar ofisin dışında olacak.

Tom will be out of the office until next Monday.

O, en geç pazartesiye kadar geri dönecek.

He'll be back by Monday at the latest.

Bunu pazartesiye kadar bitireceksek, zaman kaybetmesek iyi olur.

If we're going to finish this by Monday, we'd better not waste time.

Pazartesiye kadar bir firmanın fiyat teklifine ihtiyacımız var.

We need a firm quotation by Monday.

Önümüzdeki pazartesiye kadar on sayfalık rapor yazmak zorundayım.

I have to write a ten-page paper by next Monday.

Popüler hasat şenliği bu yıl pazartesiye mi rastlıyor?

Does the mid-autumn festival fall on Monday this year?

Tom bana gelecek pazartesiye kadar yolda olacağını söyledi.

- Tom told me he was going to be on the road until next Monday.
- Tom told me that he was going to be on the road until next Monday.

Gelecek pazartesiye kadar bunu yaptırabilmemizin hiçbir yolu yok.

There's no way we can get this done by next Monday.