Translation of "Meşe" in English

0.041 sec.

Examples of using "Meşe" in a sentence and their english translations:

Bir meşe ağacı.

It's an oak tree.

Gördüğün ağaç meşe.

The tree you saw was an oak tree.

Sincaplar meşe palamudu yer.

Squirrels eat acorns.

O bir meşe kesti.

She felled an oak.

Sincaplar meşe palamudu sever.

Squirrels love acorns.

Tepede meşe ağaçları var mı?

Are there oak trees on the hill?

Bir meşe ağacı kadar güçlü.

Strong as an oak.

Sincap meşe palamudu kaskını giydi.

The squirrel put his acorn helmet on.

İskambil destesini meşe masaya koy.

Place the deck of cards on the oaken table.

Bu ormanda meşe ağaçları var.

There are oak trees in this forest.

Çiftler baş harflerini meşe ağaçlarına kazıdılar.

- The lovers engraved the oak tree with their initials.
- The couple carved their initials into the oak tree.
- The couple carved their initials in an oak tree.
- The couples carved their initials in oak trees.

Çift baş harflerini meşe ağacına kazıdı.

The couple carved their initials in an oak tree.

Meşe ağacı fırtınadan sonra ayakta kaldı.

The oak tree remained standing after the storm.

Aç domuz meşe palamutları hayal eder.

A hungry pig dreams of acorns.

O, meşe ağacından bazı dallar kesti.

He cut some branches off the oak tree.

Arka bahçemizde büyük bir meşe ağacımız var.

We have a big oak tree in our backyard.

Sen bir çocukken bizim meşe ağacına tırmanırdın.

You used to climb our oak tree when you were a kid.

Yaşlı meşe ağacı neredeyse evden daha yüksekti.

The old oak was almost higher than the house.

Tom'un, laleleri meşe ağacının yanına dikeceğini sanıyordum.

- I thought Tom would plant the tulips near the oak tree.
- I thought that Tom would plant the tulips near the oak tree.

Julio, eski meşe ağacına kurduğum salıncakta sallanıyor.

Julio is swinging in the hammock that I hung under the old oak tree.

Çift meşe ağacının üzerine kendi baş harflerini kazıdı.

The couple carved their initials into the oak tree.

Tom'un o çiçekleri meşe ağacının yanına dikeceğini düşünüyordum.

- I thought Tom would plant those flowers near the oak tree.
- I thought that Tom would plant those flowers near the oak tree.

Yaşlı adam bir meşe kadar sağlıklı ve güçlüdür.

The old fellow is as healthy and as strong as an oak.

Sanırım bu, bu adadaki en yaşlı meşe ağacı.

I think this is the oldest oak tree on this island.

Tom okulun önündeki büyük meşe ağacına adının baş harflerini kazıdı.

Tom carved his initials on the large oak tree in front of the school.

Mahallenin gençleri meşe ağaçlarının altında dallar ve çalı çırpı topluyordu.

The young men of the neighborhood were collecting branches and brushwood under the oak trees.

O bir meşe palamudu yediğinde, Mario bir uçan sincaba dönüşür.

When he eats an acorn, Mario transforms into a flying squirrel.

Zehirli sarmaşık ve zehirli meşe bitkiler arasındaki nasıl ayrım yapacağınızı biliyor musunuz?

Do you know how to differentiate between poison ivy and poison oak plants?

Meşe ağacının gölgesinde, Tom ve Mary bütün gün boyunca birbirlerine haiku okudu.

Under the shadow of the oak tree, Tom and Mary recited haiku to each other all day long.

Akdeniz ormanlarında birçok çeşit ağacımız var: meşe, çam, söğüt, dişbudak, karaağaç ve diğerleri.

In the Mediterranean forests, we have many kinds of trees: oak, pine, willow, ash, elm, and others.

O büyük, ihtiyar meşe ağacının dibinde çimlere uzanıp, gövdesine adlarımızın baş harflerini kazıyacağım.

I'm going to lay you down in the green grass underneath that big old oak tree and then carve our initials into its trunk.

- Kör bir sincap bile bazen bir meşe palamudu bulur.
- Kör bir tavuk bile bir mısır tanesi bulur.

Even a blind squirrel finds an acorn sometimes.

- Çocuklar meşe oyunları için yerde küçük bir oyuk açtılar.
- Çocuklar bilye oyunları için yerde küçük bir oyuk açtılar.

The children made a small hole in the ground for their game of marbles.