Translation of "Mücevher" in English

Geceleyin mücevher çalındı.

The jewel was stolen during the night.

Mücevher geceleyin çalındı.

The jewel had been stolen during the night.

Mücevher Tom'a aitti.

The precious stone belonged to Tom.

Mücevher çalmaya çalışırken yakalandı.

She was captured trying to steal jewelry.

Mary bir mücevher yapımcısıdır.

Mary is a jewellery maker.

Sen arkadaşlarından mücevher ödünç alırsın.

You borrow jewels from your friends.

Bir hayli mücevher satın aldın.

You bought a lot of jewels.

Tom bir mücevher hırsızlığıyla suçlanıyor.

Tom has been accused of being a jewel thief.

Bu ne tür bir mücevher?

What kind of jewel is this?

Mücevher beklenmedik bir yerde bulundu.

The jewel was found in an unlikely place.

Tom uluslararası bir mücevher hırsızıdır.

Tom is an international jewel thief.

Linda'nın üzerinde birkaç mücevher vardı.

Linda had some jewellery on her.

Tom mücevher çaldığını itiraf etti.

Tom confessed to stealing the jewelry.

Tom mücevher çalmaya çalışırken yakalandı.

Tom was caught trying to steal jewelry.

Tom Mary'nin hiç mücevher takmasını istemedi.

Tom didn't want Mary to wear any jewelry.

Özel günlerde, bazı insanlar mücevher takar.

On special occasions, some people wear jewels.

Bunca zamandır aradığın mücevher o mu?

Is that the jewel we've been looking for all this time?

Onun mücevher kutusunu elden çıkarmak zorunda kaldı.

She had to part with her jewelry box.

Gece gökyüzünde parlayan yıldızlar mücevher gibi görünüyorlardı.

The stars twinkling in the night sky looked like jewels.

Tom, Mary'nin herhangi bir mücevher takmasını istemiyor.

Tom doesn't want Mary to wear any jewelry.

Tom Mary'nin mücevher kutusunu aldı ve onu açtı.

Tom picked up Mary's jewelry box and opened it.

Sevgililer günü hediyeleri için mücevher satın almak zordur.

Buying jewelry for Valentines Day gifts is difficult.

O, kızı için değerli bir mücevher satın almak istiyor.

He wishes to buy a valuable jewel for his daughter.

Mary küpelerini çıkardı ve onları şifoniyerinin üstündeki mücevher kutusuna koydu.

Mary took her earrings off and put them in the jewelry box on her dresser.

Bir milyon dolardan daha fazla mücevher Cannes'teki bir otel odasından çalındı.

More than $1 million of jewels were stolen from a hotel room in Cannes.

- Bir adam bir kadına pahalı mücevher verirse bunun ne demek olduğunu biliyor musun?
- Bir erkeğin bir kadına pahalı mücevher vermesinin ne anlama geldiğini biliyor musun?

Do you know what it means when a man gives a woman expensive jewelry?

İki yıl önce kardeşimin ansızın ölmesinden beri, yengem onun kendisine bıraktığı küçük mücevher dükkanına gitmeye devam etti.

Since my brother died suddenly two years ago, my sister-in-law has valiantly kept going the small jewellery store he left her.

Bir gece rüyasında, güzel mor bir çiçek bulduğunu ve çiçeğin ortasında da değerli bir mücevher bulunduğunu gördü.

He dreamt one night that he found a beautiful purple flower, and that in the middle of it lay a costly pearl.