Translation of "Kalabalıkta" in English

0.004 sec.

Examples of using "Kalabalıkta" in a sentence and their english translations:

Kalabalıkta kayboldum.

I was lost in the crowd.

- Kalabalıkta onun görüntüsünü kaybettim.
- Kalabalıkta gözümden kayboldu.

I lost sight of her in the crowd.

Kalabalıkta onu kaybettik.

- We lost sight of her in the crowd.
- We lost sight of him in the crowd.

Yankesici kalabalıkta kayboldu.

The pickpocket disappeared into the crowd.

Kalabalıkta cebini soydurdu.

He had his pocket picked in the crowd.

Tom kalabalıkta kayboldu.

Tom disappeared in the crowd.

Kalabalıkta gözden kayboldu.

He disappeared in the crowd.

Kalabalıkta onu kaybettim.

I lost him in the crowd.

Kalabalıkta çabucak kayboldu.

He lost himself quickly in the crowd.

Onunla kalabalıkta buluştum.

I met him in the crowd.

O, kalabalıkta kendini kaybetti.

She lost herself in the crowd.

Onlar kalabalıkta Tom'u buldular.

They found Tom in the crowd.

Kalabalıkta Jack'in görüntüsünü kaybettik.

We lost sight of Jack in the crowd.

Kalabalıkta arkadaşını gözden kaybetti.

He lost sight of his friend in the crowd.

Jack kalabalıkta gözden kayboldu.

Jack disappeared from view in the crowd.

Tom hızla kalabalıkta kayboldu.

Tom quickly disappeared in the crowd.

Kalabalıkta kendime yol açtım.

I made my way through the crowd.

Neredeyse seni kalabalıkta kaybediyordum.

I all but lost you in the crowd.

O, hızla kalabalıkta kayboldu.

He quickly disappeared in the crowd.

Kalabalıkta eski bir arkadaşımı gördüm.

I caught sight of an old friend of mine in the crowd.

Biz kalabalıkta adamın görüntüsünü kaybettik.

We lost sight of the man in the crowd.

Muazzam kalabalıkta arkadaşını gözden kaybetti.

She lost sight of her friend in the huge crowd.

O, kalabalıkta adının çağrıldığını duydu.

She heard her name called out in the crowd.

Kalabalıkta bir an onu gördüm.

I caught a glimpse of him in the crowd.

Bir kadın, kalabalıkta cebimi soydu.

A woman picked my pocket in the crowd.

Biz kalabalıkta Jim'i gözden kaybettik.

We lost sight of Jim in the crowd.

Tom Mary'nin kalabalıkta kaybolduğunu izledi.

Tom watched Mary disappear into the crowd.

Kalabalıkta birinin adımı seslendiğini duydum.

I heard someone call my name in the crowd.

Tom kalabalıkta Mary'nin görüntüsünü kaybetti.

Tom lost sight of Mary in the crowd.

Kalabalıkta onu bulmaya çalışmanın faydası yok.

It is of no use to try to find him in the crowd.

Eğer bir kalabalıkta kaybolursan, seni ararım.

If you get lost in a crowd, I'll search for you.

Tom'un boyu onu bir kalabalıkta ön plana çıkarıyor.

Tom's height makes him stand out in a crowd.

- Onu bir kalabalığın içinde tanıyabilirim.
- Onu bir kalabalıkta bile tanıyabilirim.

I can recognize him even in a crowd.

Tom Mary'yi ararken odayı didik didik aradı ama kalabalıkta onu göremedi.

Tom scoured the room looking for Mary, but couldn't pick her out in the crowd.