Translation of "Inandım" in English

0.005 sec.

Examples of using "Inandım" in a sentence and their english translations:

- Ona inandım.
- Buna inandım.

I believed it.

Ona inandım.

I believed that.

Size inandım.

I believed you.

Sana inandım.

I believed you.

Tom'a inandım.

I believed Tom.

Ben ona inandım.

I took him at his word.

Ben kendime inandım.

I believed in myself.

Ben onlara inandım.

I believed them.

Senin masumiyetine inandım.

- I am convinced of your innocence.
- I'm convinced of your innocence.

Ben Tom'a inandım.

I believed in Tom.

Onun, sözünü tutacağına inandım.

I believed that he would keep his promise.

Ben onun masumiyetine inandım.

I am convinced of her innocence.

Ona her zaman inandım.

I've always believed that.

Tom'un bana söylediğine inandım.

I believed what Tom told me.

Her zaman sana inandım.

I've always believed in you.

Oğlumun masum olduğuna inandım.

- I am convinced that my son is innocent.
- I'm convinced my son is innocent.

Ben ağladım ve ben inandım.

I wept and I believed.

Onun bir doktor olduğuna inandım.

I believed that he was a physician.

Bize söyledikleri her şeye inandım.

I believed everything they told us.

Ona güvendim ve ona inandım.

I trusted her and I believed her.

Tanrı'nın sürekli benimle konuştuğuna inandım.

I believed God was constantly talking to me.

26 kere maçı kazandıracak atışa inandım

and 26 times, I've been trusted to make the game-winning shot

Ben çok aptalım. Ona tamamen inandım.

I'm so stupid, I completely believed her.

Ben onun söylediği her söze inandım.

I believed every word he said.

Maalesef Tom'un söylediği bütün yalanlara inandım.

Unfortunately, I believed all the lies that Tom was telling.

Ben sana inandım ama Tom inanmadı.

I believed you, but Tom didn't.

Tom'un yanlış bir şey yapmadığına inandım.

- I'm convinced that Tom did nothing wrong.
- I'm convinced that Tom didn't do anything wrong.
- I'm convinced Tom did nothing wrong.
- I'm convinced Tom didn't do anything wrong.

- Ben gözlerime güçlükle inandım.
- Neredeyse gözlerime inanamıyordum.

I scarcely believed my eyes.

- Çocukluğumda Noel Baba'ya inandım.
- Çocukluğumda Noel Baba'ya inanıyordum.

In my childhood, I believed in Santa Claus.

Uzun bir süre, ben senin yaptığın aynı şeye inandım.

For a long time, I used to believe the same thing you do.

Ben her zaman inandım ve bu konuda ısrar ettim.

I've always believed in and insisted on this.

Sen otuz yaşında olduğunu söyledin ve ben sana inandım.

You said you were thirty and I believed you.

Sen bana 30 yaşında olduğunu söyledin ve ben sana inandım.

You told me that you were 30 years old, and I believed you.

- Gerçekten bunun işe yarayacağına inandım.
- Onun işe yarayacağına gerçekten inanıyordum.

I really believed it would work.

Ben uzun süre inanılmaz biçimde büyük bir saflıkla bu söze inandım.

I believed this promise with unbelievably great naivete for a long time.