Translation of "Işleyen" in English

0.011 sec.

Examples of using "Işleyen" in a sentence and their english translations:

İşleyen demir paslanmaz.

The body is weakened by laziness just as iron is weakened by rust.

Rap sektörünün gençlerin zihnine işleyen ahlaksızca davranışları

who says the rap industry often glorifies depraved behavior

- İşleyen demir paslanmaz.
- İşlemeyen demir pas tutar.

- Use it or lose it.
- The body is weakened by laziness just as iron is weakened by rust.

Suç işleyen herkesin hapse atılmasına gerek yok.

Not all criminals need to be incarcerated.

Bağımsız yargı, işleyen bir demokrasinin olmazsa olmazlarındandır.

An independent judiciary is one of the key pillars of a functional democracy.

Yalnızlık ve tecritin içe işleyen sağlık etkileri var.

Loneliness and isolation have profound health impacts.

Uluslararası Hong Kong Havaalanı çok işleyen bir havaalanıdır.

Hong Kong International Airport is a busy airport.

Genellikle 20 dönümden az alanlarda işleyen düşük gelirli ülkelerde

They produce 60 to 80 percent of food in lower-income countries,

Tom insanın içine işleyen bir şey olmak üzere olduğu hissini atlatamadı.

Tom couldn't shake the feeling that something profound was about to happen.