Translation of "Içindeki" in English

0.008 sec.

Examples of using "Içindeki" in a sentence and their english translations:

Masanın içindeki nedir?

What is in the desk?

Kutunun içindeki neydi?

What was inside the box?

Kamyonun içindeki ne?

What's in the truck?

Kutunun içindeki nedir?

What is inside the box?

Mavi üniforması içindeki polisin,

When I watched a police officer in his dress blues

Paraşüt halatının içindeki iplerden

to some of this thread from the inside of paracord.

İçindeki şeyleri görüyor musunuz?

And see all of that stuff on the inside?

Suyun içindeki buz eridi.

The ice in the water melted.

Bu çekmecenin içindeki ne?

What's in this drawer?

İçindeki gizli hayatları ortaya çıkarabiliyoruz.

...and reveal secret lives within...

Kapsül içindeki yüksek basınçla kapatıldı.

it was sealed shut by the high pressure inside the capsule.

En tehlikeli canavar içindeki canavardır.

The most dangerous beast is the beast within.

Binanın içindeki herkes depremi hissetti.

Everyone inside the building felt the earthquake.

Duvarların içindeki askerler iyi korunuyordu.

Troops inside the walls were well protected.

O kırmızı gözlüklerin içindeki kim?

Who's that in the red sunglasses?

AB içindeki kırmızı bandı kesmeliyiz.

We must cut the red tape within the EU.

Bu ürünlerin içindeki zararlı toksinlere karşın,

Despite the harmful toxins that are present in these products,

Kafamın içindeki o ses diyor ki

that voice in my head tells me

Bu terkedilmiş maden, içindeki tünelin çökmesine

[Bear] This abandoned mine became too unstable to work in,

Onda olan şey hücrelerin içindeki sudur

What it has is water inside the cells

Koşucu yerin içindeki deliğin üzerinden zıpladı.

The runner jumped over the hole in the ground.

Evin içindeki herkesi almaya çalışman gerekiyor.

We need to try to get everybody inside the house.

Parantez içindeki kelimeleri kısaltılmış şekle koyun.

Put the words in parentheses into abbreviated form.

- İçindeki sesini dinle.
- Kendi sesini dinle.

Listen to your own voice.

Bu parantez içindeki harflerin anlamı ne?

What do these parenthesized letters mean?

Bir akrebin zehir kesesinin içindeki zehri istiyorum.

I want the venom from the venom sack of a scorpion.

Bir akrebin zehir kesesinin içindeki zehri istiyorum.

I want the venom from the venom sack of a scorpion.

Aşırı büyük kulaklarıyla kovuğun içindeki titreşimleri dinler.

Oversized ears listen for vibrations in hollow wood.

Şehrin içindeki bir vahada yaşamanın kısıtları vardır.

Life in an urban oasis has its limits.

Bu canlı atmosfer içindeki dünyalıları temellendiren şeyler.

earthlings inside this living air.

Bana içindeki bugdayın nerede üretildiğini söyleyebilir misin?

Could you tell me where the wheat it was made from was produced?

Kış bir yıl içindeki en soğuk mevsimdir.

Winter is the coldest season in a year.

Bu on yıl içindeki en kötü fırtına.

This is the worst storm in ten years.

Ev, içindeki her şeyle birlikte kül olmuştu.

The house was burned to the ground, with all its contents.

Böylece, kutu içindeki tüm belgeler, kullanım sıklığına göre

As a result, the documents would be ordered from left to right

O gözyaşları içindeki kırmızı gözleri ile filmi izliyordu.

She was watching the film with her eyes red in tears.

- Bu çekmecenin içindeki ne?
- Bu çekmecede ne var?

What's in this drawer?

Rusya, bir muammanın içindeki gizemle sarılmış bir bilmece.

Russia is a riddle wrapped in a mystery inside an enigma.

Dünya, içindeki büyük bir mıknatısla bir top gibidir.

The Earth is like a ball with a large magnet inside.

- Bu pakette ne var?
- Bu paketin içindeki nedir?

What's in this package?

Güney Carolina eyaletinde Charleston'da şehir içindeki bir okula gittik.

went to an inner-city school in Charleston, South Carolina,

İçindeki Contractin A kasılmaya, Peditoksin ise kıvranmaya sebep oluyor.

Containing Contractin A, causing spasms, and Peditoxin, sparking convulsions,

Hırsızlar müzenin içindeki Kapalı Devre kameralarını devre dışı bıraktı.

The thieves disabled the CCTV cameras inside the museum.

VV: Bence herkes son 10-15 sene içindeki gelişimin farkındadır.

VV: Well, I think everyone has seen the developments in the last 10, 15 years.

O Sao Paulo'nun içindeki dört tane çok büyük çiftliğin sahibidir.

He is the owner of four very big farms in the interior of Sao Paulo.

İsrail Meclisi, dört ay içindeki İsrail seçimlerinden sonra farklı görünecek.

The Knesset will look different after the Israeli elections within four months.

Biz sadece yirmi yıl içindeki en soğuk ağustos sabahımızı yaşadık.

We've just had our coldest August morning for twenty years.

Döküm içindeki kolumla bunu yapmaya çalışmak gerçekten çok sinir bozucu.

It's just so frustrating to try to do this with my arm in a cast.

Galaksimiz içindeki yıldızlar arasındaki ortalama mesafe yaklaşık 4 ışık yılıdır.

The average distance between stars within our galaxy is about 4 light years.

Hiçbir şey vakum içindeki ışık hızından daha hızlı seyahat edemez.

Nothing can travel faster than the speed of light in a vacuum.

O içindeki çocuğu hâlâ dinliyor. Bakın bu çok müthiş bir şey.

He is still listening to his inner child. Look, it is an incredible thing.

Yeni bir cümle, şişe içindeki bir mektup gibidir: bir gün çevrilecektir.

- A new sentence is like a message in a bottle: some time it will be translated.
- A new sentence is like a message in a bottle: it will be translated some time.
- A new sentence is like a letter in a bottle: it will be translated some time.
- A new sentence is like a letter in a bottle: it will be translated some day.

Her şey bütün olası dünyaların en iyisinin içindeki en iyiler içindir.

- Everything is for the best in the best of all possible worlds.
- Everything is for the best in this best of all possible worlds.
- All is for the best in the best of all possible worlds.

Öfkeli kalabalık polis minibüsünün etrafını sarıp içindeki pedofili zanlısına hakaretler yağdırdı.

The angry crowd clambered around the police van shouting insults at the suspected paedophile inside it.

Gerçekten kıskançlığını kontrol etmek zorundasın. O senin içindeki bir canavar gibidir.

You really have to control your jealousy. It's like a beast inside of you.

Yeni bir cümle, şişe içindeki bir mektup gibidir: günün birinde çevrilecektir.

A new sentence is like a letter in a bottle: it will be translated some time.

Sadece kadın ve erkek arasındaki değil, her bir ferdin içindeki dengeye de...

Not only between men and women, but in each individual.

Aslında daha iyisini de yapabiliriz. Sırt çantası yerine, içindeki kuru çantayı kullanırız.

Actually, we can do even better, look. Instead of the backpack, use the dry bag inside.

Kaynaklanan bir kıvılcımdı . Kumanda modülünün içindeki atmosfer saf oksijendi ve bu ortamda

The atmosphere inside the command module was pure oxygen, and in this environment, even

Tom kemanının bir Stradivarius olduğunu düşündü çünkü Stradivarius adı kemanının içindeki etiketteydi.

- Tom thought his violin was a Stradivarius because the name Stradivarius was on the label inside his violin.
- Tom thought that his violin was a Stradivarius because the name Stradivarius was on the label inside his violin.

- Şişenin içindeki nedir?
- Şişede ne var?
- Şişenin içinde ne var?
- Şişedeki ne?

What's in the bottle?

Yeni bir cümle bir şişenin içindeki bir mesaj gibidir: bazen tercüme edilecektir.

A new sentence is like a message in a bottle: some time it will be translated.

- Oraya gidecek ve içindeki her şeyi okuyacak zamanım olmasını dilemeden bir kütüphaneyi asla fark etmem.
- Bir kütüphane görünce, gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmayı dilemediğim olmamıştır.
- Ne zaman bir kütüphane görsem; gönlümden hep gidip içindeki her şeyi okuyana kadar orada kalmak geçer.

I never see a library without wishing I had time to go there and stay till I had read everything in it.

Ager Falernus mağlubiyetinden önce bile, Roma'daki ve ordu içindeki birçokları diktatörün pasif stratejisine güceniyordu.

Even before Ager Falernus, many in Rome and within the army resented the dictator’s passive strategy.

İyi ruh hali içindeki herkes yarın başlayacak olan beş günlük tatili dört gözle bekliyor.

Everybody is in a good mood looking forward to the five-day holiday that starts tomorrow.

Teknik Oturum Gündeminde birkaç kişi daha sonra gün içindeki bazı oturumlara katılmak istediklerinden söz ettiler.

A few people mentioned they would like to attend some sessions later in the day on the Technical Session Agenda.

Göz merceğiniz içindeki baskıyı ölçmeliyiz. Lütfen iki gözünüzü genişçe açın ve sabit bir şekilde buradaki bu objeye bakın.

We have to measure your intraocular pressure. Please open both eyes wide and look fixedly at this object here.

Güzel bir kız kale yakınına geldiğinde, bir kuşa dönüştürüldü ve peri ona bir kafese koydu ve kale içindeki bir odaya astı.

When any pretty maiden came near the castle, she was changed into a bird, and the fairy put her into a cage, and hung her up in a chamber in the castle.

Tanrıya inanıyorum, ama tek olan şey olarak değil, gökyüzündeki yaşlı bir adam olarak değil. İnsanların Tanrı diye tanımladıklarının hepimizin içindeki bir şey olduğuna inanıyorum. İsa'nın, Muhammed'in, Buda'nın ve diğer hepsinin söylediklerinin doğru olduğuna inanıyorum.

I believe in God, but not as one thing, not as an old man in the sky. I believe that what people call God is something in all of us. I believe that what Jesus and Mohammed and Buddha and all the rest said was right.

- Bütün ülkeler, tüm sınırları içindeki insan grupların ecdat yadigar eserlerini koruma ve gelecek nesillere aktarma sorumluluğu var.
- Bütün ülkelerin sınırları dahilinde her insan grubuyla ilgili tarihi eserleri korumak ve bunları gelecek nesillere aktarmak için bir sorumluluğu vardır.

All countries have a responsibility to preserve the ancestral relics of every people group within their borders, and to pass these on to the coming generations.