Translation of "Hassastır" in English

0.003 sec.

Examples of using "Hassastır" in a sentence and their english translations:

O, hassastır.

He is delicate.

Mukoza zarı çok hassastır.

The mucous membrane is very sensitive.

Doğanın dengesi çok hassastır.

The balance of nature is very vulnerable.

Genç insanlar çok hassastır.

Young people are very impressionable.

Burnu, tazınınkinden iki kat hassastır.

Her nose is twice as keen as a bloodhound's,

İyidir, kibardır, hassastır ve korumacıdır,

He's loving, he's kind, he's sensitive, he's nurturing,

Ayako'nun cildi kimyasallara karşı hassastır.

Ayako's skin is sensitive to chemicals.

Tom soğuğa karşı çok hassastır.

Tom is very sensitive to cold.

Çoğu yazar eleştirilere karşı hassastır.

Most writers are sensitive to criticism.

Tom kan görmeye karşı hassastır.

Tom is squeamish at the sight of blood.

Yunusların gözleri mavi ışığa aşırı hassastır.

Dolphin eyes are highly sensitive to blue light.

Kilo problemi kadınlar arasında çok hassastır.

Weight problem is very sensitive among women.

Bir çocuk annesinin sevgisine karşı çok hassastır.

A child is very sensitive to its mother's love.

Sinir uçları ve kan damarlarıyla dolu olduğundan son derece hassastır.

Packed with nerve endings and blood vessels, it's exceptionally sensitive.

- Bir gülün taçyaprakları çok hassastır.
- Bir gülün taçyaprakları çok narindir.

A rose's petals are very delicate.

- İnsan cildi sıcaklık değişikliklerine karşı çok duyarlıdır.
- İnsan cildi sıcaklık değişimlerine karşı çok hassastır.

Man's skin is very sensitive to temperature changes.