Translation of "Etmediler" in English

Hediyeleri kabul etmediler.

They didn't accept the gifts.

Onlar dikkat etmediler.

- They didn't pay attention.
- They weren't careful.

Müşteriler şikayet etmediler.

Customers haven't complained.

Tek kelime etmediler.

They didn't say a word.

Uyarıya dikkat etmediler.

They gave no heed to the warning.

Onlar ebeveynlerine itaat etmediler.

They didn't obey their parents.

Gürültüdeki artışı fark etmediler.

They didn't notice the increase in noise.

Dakika farklarını fark etmediler.

They did not notice minute differences.

Kredi kartımı kabul etmediler.

They didn't accept my credit card.

Beni partilerine davet etmediler.

They didn't invite me to their party.

Onlar özrümü kabul etmediler.

They didn't accept my apology.

Anne babam planımı kabul etmediler.

My parents didn't disagree with my plan.

Onlar orada olmadığımı fark etmediler.

They were not aware that I was not there.

Onlar beni düğünlerine davet etmediler.

They did not invite me to their wedding.

Onlar kendi elbiselerini berbat etmediler.

They didn't ruin their clothing.

Onlar kendi görevlerini ihmal etmediler.

They didn't neglect their own duty.

Kendi hatalarını asla kabul etmediler.

They never admit their own mistakes.

Onlar karşı teklifi kabul etmediler.

They didn't accept the counterproposal.

Anne ve babalar kabul etmediler.

The parents didn't agree.

Onlar Avustralya'yı hiç ziyaret etmediler.

They've never visited Australia.

Güney Afrika'yı ziyaret etmediler mi?

Didn't they visit South Africa?

Tom ve Mary çok tereddüt etmediler.

Tom and Mary did not hesitate for long.

Kişisel, finansal ve cinsel yaşamlarını kontrol etmediler.

to control their personal, financial and sex lives.

Bu centilmen için başvuru yapmama müsaade etmediler.

they would not let me make an application for this gentleman.

Onlar bana içecek bir şey ikram etmediler.

They didn't offer me anything to drink.

Beni davet etmediler - Canım istediği için geldim.

They haven't invited me - I came because I felt like it.

Tom ve Mary John'u düğünlerine davet etmediler.

Tom and Mary didn't invite John to their wedding.

Tom ve Mary beni düğünlerine davet etmediler.

Tom and Mary didn't invite me to their wedding.

Tom ve Mary uzun süre devam etmediler.

Tom and Mary didn't last long.

- Bana yardım etmediler.
- Onlar bana yardım etmedi.

They didn't help me.

Tom ve Mary birlikte seyahat etmediler, değil mi?

Tom and Mary didn't travel together, did they?

Tom ve Mary hiç birlikte dans etmediler mi?

Haven't Tom and Mary ever danced together?

Leyla ve Sami kendileri hariç hiçbir şeye dikkat etmediler

Layla and Sami paid attention to nothing except to themselves.

Tom'un anne ve babası ona asla hayatın gerçeklerinden söz etmediler.

- Tom's parents never told him about the facts of life.
- Tom's parents never told him about the birds and the bees.

- Onlar sana fazla yardım etmediler, değil mi?
- Onlar sana çok yardımcı olmadılar, değil mi?

They didn't help you much, did they?