Translation of "Dakika" in English

0.011 sec.

Examples of using "Dakika" in a sentence and their english translations:

- Bir dakika.
- Sadece bir dakika.

- Just a minute.
- Just a moment.

- Bir dakika...
- Bir dakika bekle.

- Just a moment ...
- Wait a minute.
- Hang on a minute.
- Just a moment.

Bir dakika,

So wait,

Bir dakika...

- Just a minute.
- Just a moment ...
- Wait a minute.

'Bir dakika!'

"One minute!"

Bir dakika.

- Just a minute.
- Just a moment ...
- Wait a minute.

- Lütfen beş dakika bekle.
- Lütfen beş dakika bekleyin.
- Lütfen beş dakika bekleyiniz.

- Please wait for five minutes.
- Please wait five minutes.

- Lütfen bir dakika bekle.
- Lütfen bir dakika bekleyin.
- Lütfen bir dakika bekleyiniz.

- Please wait a minute.
- Please wait a minute!

Beş dakika daha

And five minutes after that,

Bir dakika düşüneyim.

Let me think for a minute.

15 dakika geçti.

It has gone a quarter.

Birkaç dakika dinlenelim.

Let's rest for a few minutes.

On dakika bekledim.

I waited for ten minutes.

Bir dakika bekle.

- Just wait a minute.
- Wait one minute.

Bir dakika duralım.

Let's stop a minute.

Bir dakika. Geliyorum.

Just a minute. I'm coming.

10 dakika bekledi.

She waited for 10 minutes.

Bir dakika dinlenmeliyiz.

We should rest for a minute.

Bir dakika susalım.

Let's have a minute of silence.

Bir dakika düşün.

Take a minute to think about it.

Bir dakika sessizlik.

A minute of silence.

Beş dakika dinlenelim.

Let's rest for five minutes.

Beş dakika oturalım.

Let's sit for five minutes.

Bir dakika dinlen.

Relax for a minute.

Bir dakika, lütfen.

Just a minute, please.

Her dakika sayılır.

Every minute counts.

On dakika geciktiniz.

You're ten minutes late.

Birkaç dakika gecikebilirim.

I might be a few minutes late.

Her dakika sayıldı.

Every minute counted.

Beş dakika dayanamazdık.

We wouldn't last five minutes.

Dakika saatlere dönüştü.

Minutes turned into hours.

Üç dakika bekledim.

I waited for three minutes.

Bir dakika dur.

Hang on a moment.

- Sadece on beş dakika.
- Yalnızca on beş dakika.

Only fifteen minutes.

- Lütfen beş dakika bekle.
- Lütfen beş dakika bekleyin.

- Please wait for five minutes.
- Please wait five minutes.
- Wait five minutes, please.

- Otuz dakika geç döndü.
- 30 dakika geç geldi.

He turned up 30 minutes late.

- Sana otuz dakika vereceğim.
- Size otuz dakika vereceğim.

I'll give you thirty minutes.

- Lütfen iki dakika bekleyin.
- Lütfen iki dakika bekle.

Please wait two minutes.

- Birkaç dakika sonra görüşürüz.
- İki dakika içinde görüşürüz.

See you in a couple of minutes.

- On dakika içinde ayrılıyorum.
- On dakika içinde gidiyorum.
- On dakika içinde yola çıkıyorum.

I'm leaving in ten minutes.

"On dakika içinde uyuyacağım." "Onu on dakika önce söyledin!"

"I'm going to sleep in 10 minutes." "You said that 10 minutes ago!"

- Bir dakika susar mısın?
- Bir dakika çeneni kapar mısın?

Will you shut your trap for a minute?

- Saatin üç dakika geri.
- Saatin 3 dakika geri kalmış.

Your watch is three minutes slow.

- Buraya otuz dakika erken geldim.
- Buraya otuz dakika erken vardım.
- Buraya otuz dakika erken ulaştım.

I got here thirty minutes early.

Şimdi, sadece bir dakika ...

Now, just a moment...

Dünya her dakika değişiyor.

The world is changing every minute.

10 dakika içinde döneceğim.

I'll be back in ten minutes.

Saatiniz on dakika geri.

Your watch is ten minutes slow.

Birkaç dakika içinde ayrılacağız.

- We will take off in a few minutes.
- We'll take off in a few minutes.

Bir dakika. Karar vermedim.

Just a moment. I haven't made up my mind.

Yürüyerek on beş dakika.

It's fifteen minutes on foot.

Programın 30 dakika gerisindeler.

They're 30 minutes behind schedule.

Lütfen beş dakika bekleyin.

- Please wait for five minutes.
- Please wait five minutes.
- Wait five minutes, please.

Birkaç dakika içinde döneceğim.

I'll be back in a few minutes.

Bir dakika önce gitti.

He left a minute ago.

Her dakika durum kötüleşiyordu.

The situation became worse by the minute.

Sadece birkaç dakika sürer.

It only takes a few minutes.

Tren on dakika gecikti.

The train is ten minutes late.

Saatim iki dakika ileri.

My watch is two minutes fast.

Üç dakika gözlerini kapat.

Close your eyes for three minutes.

Saatim iki dakika ileridir.

My clock is two minutes fast.

Saatim on dakika ileridir.

My watch is ten minutes fast.

Müzik bir dakika durdu.

The music stopped for a minute.

Bir dakika bekle, lütfen.

Hold on a minute, please.

On beş dakika bekledim.

I waited for fifteen minutes.

Tren 30 dakika gecikti.

- The train is 30 minutes overdue.
- The train is 30 minutes late.

Saatim, on dakika geri.

My watch is ten minutes slow.

Saati, on dakika geri.

His watch is ten minutes slow.

Birkaç dakika bekler misiniz?

Would you mind waiting a few minutes?

Bana iki dakika ver.

Give me two minutes.

Bir dakika ayırabilir misin?

Can you spare a minute?

Bize bir dakika ver.

Give us a minute.

Bir dakika bekleyin, lütfen!

- Wait a minute, please!
- Wait a minute, please.

Bir dakika içinde döneceğim.

I'll be back in a minute.

Bir dakika bekle, tatlım!

Wait a minute, honey!

Bir dakika bekle, Tom!

- Wait a minute, Tom!
- Wait a minute, Tom.

Bir dakika bekle, Mary!

Wait a minute, Mary!

Tom'a bir dakika verelim.

Let's give Tom a minute.

Birkaç dakika daha istiyorum.

I want a few more minutes.

Lütfen bir dakika bekle.

Please wait a minute.

Bana bir dakika ver.

- Give me a minute.
- Give me one minute.

Bir dakika oturabilir miyim?

Can I sit down for a minute?

Otuz dakika içinde ayrılıyoruz.

We're leaving in thirty minutes.

Otuz dakika daha bekleyeceğiz.

We'll wait thirty more minutes.

Beş dakika ayırabilir misin?

Can you spare five minutes?

Sadece birkaç dakika yatacağım.

I'm just going to lie down for a few minutes.

Burada bir dakika bekle.

Wait here a minute.