Translation of "Dakikan" in English

0.008 sec.

Examples of using "Dakikan" in a sentence and their english translations:

Üç dakikan var.

You've got three minutes.

Otuz dakikan kaldı.

You have thirty minutes left.

Bir dakikan kaldı.

You've got one minute left.

Bir dakikan var.

You have one minute.

Beş dakikan var.

You've got five minutes.

Hâlâ otuz dakikan var.

- You've still got thirty minutes.
- You have thirty minutes left.

Bir dakikan var mı?

Do you have a moment?

Sadece üç dakikan kaldı.

You have only three minutes left.

Senin otuz dakikan doldu.

Your thirty minutes are up.

Senin on üç dakikan kaldı.

You've got thirteen minutes left.

Ayıracak birkaç dakikan var mı?

Do you have a few minutes to spare?

Bir dakikan varsa, bunu okumak isteyebilirsin.

If you have a minute, you might want to read this.

Kararını vermen için on dakikan var.

You have ten minutes to make up your mind.

Bir dakikan var mı? Evet, neden?

"You have a minute?" "Yes, why?"

Karar vermek için bir dakikan var.

You have one minute to decide.

- Beş dakikan var.
- Beş dakikanız var.

You've got five minutes.

Kararını vermen için otuz dakikan var.

You have thirty minutes to make your decision.

Birkaç dakikan varsa, beni dinler misin?

If you have a couple minutes, could you hear me out?

Karar vermek için otuz dakikan var.

You have thirty minutes to decide.

Konuşmak için bir dakikan var mı?

Do you have a minute to talk?

- Giyinip aşağıya gelmen için beş dakikan var.
- Giyinip aşağı gelmen için beş dakikan var.

You have five minutes to get dressed and come downstairs.

Giyinip aşağıya gelmen için beş dakikan var.

You have five minutes to get dressed and come downstairs.

Gidip geri dönmek için bir dakikan var.

You've got a minute to go and return.

- Bir dakikan var mı?
- Bir dakikanı alabilir miyim?

- Do you have a moment?
- Might I have a moment?

- Daha otuz dakikan var.
- Daha otuz dakikanız var.

You've still got thirty minutes.

Bu figürleri benimle tartışacak bir dakikan var mı?

Do you have a moment to discuss these figures with me?

Bunu bitirmek için tam olarak on üç dakikan var.

You have exactly thirteen minutes to finish this.

Bir dakikan varsa, ben bazı sorunlar hakkında seninle konuşmak istiyorum.

If you have a minute, I'd like to talk to you about some problems.

Yangın varsa modern bir evden kaçmak için yalnızca altı dakikan var.

You only have six minutes to escape a modern home if it's on fire.