Translation of "Cinayetle" in English

Cinayetle suçlanmalı.

She should be charged with murder.

Cinayetle suçlandı.

He was accused of murder.

Cinayetle suçlandım.

I've been accused of murder.

Tom cinayetle suçlandı.

Tom has been accused of murder.

Cinayetle mi suçlanıyorum?

Am I being accused of murder?

Ben cinayetle suçlanıyorum.

I'm being charged with murder.

Müvekkilim cinayetle suçlanıyor.

My client has been charged with murder.

Tom cinayetle suçlanıyor.

Tom has been charged with murder.

O cinayetle suçlanıyor.

He is accused of murder.

Leyla cinayetle suçlandı.

Layla was charged with capital murder.

Polis onu cinayetle suçladı.

The police accused him of murder.

Şimdi beni cinayetle suçluyorsun.

Now you're accusing me of murder.

Tom resmen cinayetle suçlanıyor.

Tom has been formally charged with murder.

Tom iki cinayetle suçlanıyor.

Tom has been accused of a double homicide.

Tom üç cinayetle suçlanıyor.

Tom has been charged with all three murders.

Tom tutuklandı ve cinayetle suçlandı.

Tom was arrested and charged with murder.

Cinayetle ilgili suçlu olduğuna inanmıyorum.

I believe he is not guilty of the crime.

Tom birinci dereceden cinayetle suçlanıyor.

Tom has been charged with first-degree murder.

Tom herhangi bir cinayetle suçlanmadı.

- Tom has not been charged with any crime.
- Tom hasn't been charged with any crime.

Büyük jüri Tom'u cinayetle suçladı.

The grand jury indicted Tom for murder.

Sami altı tane cinayetle suçlandı.

Sami was charged with six counts of murder.

Sami kundaklama ve cinayetle suçlanıyordu.

Sami was charged with arson and murder.

Sami'nin karısı Leyla, cinayetle suçlandı.

Sami's wife, Layla, was charged with murder.

Sami bunun cinayetle sonuçlanacağını düşünmedi.

Sami didn't think that would end up in murder.

Sami birinci derece cinayetle suçlandı.

Sami was charged with first degree homicide.

Tom cinayetle suçlandığında soğuk ter döktü.

When Tom was accused of the murder, he broke out in a cold sweat.

Benim için sürpriz oldu, antropolog cinayetle suçlandı.

To my surprise, the anthropologist was accused of murder.

Yeterli delil olmadan, Dan'ı cinayetle suçlamak zordu.

Without sufficient evidence, it was difficult to charge Dan with murder.

Tom cinayetle herhangi bir ilgisi olduğunu yalanladı.

Tom denied any involvement in the killing.

Tom ve Mary ikisi de cinayetle suçlanıyor.

Tom and Mary have both been charged with murder.

Sami birinci derece cinayetle tutuklandı ve suçlandı.

Sami was arrested and charged with first degree murder.

Polis cinayetle ilgili herhangi bir yeni kanıt bulmakta başarısız oldu.

Police have failed to turn up any new evidence about the murder.