Translation of "Beraat" in English

0.003 sec.

Examples of using "Beraat" in a sentence and their english translations:

Beraat ettirildim.

I've been acquitted.

O beraat ettirildi.

He was acquitted.

Tom beraat ettirildi.

- Tom was acquitted.
- Tom was vindicated.
- Tom was exonerated.

- Aklandım.
- Beraat ettim.

I was acquitted.

Sami beraat etti.

Sami was acquitted.

Sen beraat etmek üzeresin.

You're about to be exonerated.

Tom'un beraat ettirileceğine inanıyorum.

I believe Tom will be acquitted.

Tüm suçlamalardan beraat ettim.

I was acquitted of all charges.

Tom henüz beraat ettirilmedi.

- Tom hasn't been acquitted yet.
- Tom hasn't yet been acquitted.

Juri onu suçtan beraat ettirdi.

The jury acquitted him of the crime.

Tom, tabii ki, beraat etti.

Tom was, of course, acquitted.

Tom yargılandı ve beraat etti.

Tom was tried and acquitted.

Tom delil yetersizliğinden beraat etti.

Tom was acquitted for lack of evidence.

Sanık, hakkındaki iki suçlamadan beraat etti.

The accused was acquitted on two of the charges.

Mahkeme onu cinayet suçlamasından beraat ettirmiştir.

The court acquitted him of the charge of murder.

O beraat ettirildiğinden beri benimle kalıyor.

She's been staying with me since she was acquitted.

Tom kanıt eksikliği yüzünden beraat etmişti.

Tom was acquited because of lack of evidence.

- Sami sonunda beraat etti.
- Sami sonunda aklandı.

Sami was finally acquitted.

- Sami cinayetten beraat etti.
- Sami cinayetten aklandı.

Sami was acquitted of murder.

- Sami, Leyla'nın beraat ettiğini görmek istiyordu.
- Sami, Leyla'nın aklandığını görmek istiyordu.

Sami wanted to see Layla acquitted.