Translation of "Bari" in English

Bekleyelim bari.

We may as well wait.

"Bulmuşken yiyeyim bari."

Don’t mind if I do.

Bari tadını çıkarayım.

I might as well make the most of it.

Bari eve gidelim.

We may as well just go on home.

Bari Tom gitsin.

Tom might as well go.

Bari hemen başlayalım.

We may as well start at once.

İşe yarasa bari.

This better work.

Bari beyaz giymeseydin abicim

Unless you were wearing white, brother

Benimle birlikte gel bari.

You may as well come with me.

- En azından oturabilir miyiz?
- Otursak bari?

Can we at least sit down?

- Eğleniyor muyuz bakalım?
- Eğleniyor muyuz bari?

Are we having fun yet?

- Teslim olsan iyi olur.
- Teslim ol bari.

You might as well surrender.

- Bize gerçeği söyleyebilirsin.
- Bari bize gerçeği söyle.

You may as well tell us the truth.

- Tencere dibin kara, seninki benden kara.
- Dinime söven bari Müslüman olsa.
- Dinime küfreden bari Müslüman olsa.

- The pot calls the kettle black!
- That's like the pot calling the kettle black.

Depremleri de üstünde durduğumuz boğa mı yapıyormuş bari

Is it doing the earthquake the bull we are standing on?

En azından hastalığında sağ duyu gösterip içki içme bari.

You should have enough sense not to drink, at least during your illness.

- Bu Tom olmasa bari.
- Umalım da bu Tom olmasın.

That better not be Tom.

- Umarım iyi bir şeydir.
- İyi bir şey olsa bari.

This better be good.

- Kimin konuştuğuna bak.
- Tencere dibin kara, seninki benden kara.
- Konuşana bak hele.
- Diyene de bakın.
- Dinime söven bari Müslüman olsa.
- Dinime küfreden bari Müslüman olsa.

Look who's talking.

Dekan ise bari mezuniyet töreninde basına haber verelim diyerek ikna etti Kemal Sunal'ı

the dean convinced Kemal Sunal, saying that we should let the press know at the graduation ceremony.