Translation of "Ayağını" in English

Ayağını merdivene koydu.

He put his foot on the ladder.

Ayağını debriyajdan kaldır.

Take your foot off the clutch.

Ayağını incitmiş olmalısın.

- You must've hurt your foot.
- You must have hurt your foot.

Tom ayağını indirdi.

- Tom said it's OK to eat now.
- Tom said that it's OK to eat now.

- Ayağını frenden çek Tom.
- Ayağını frende tutma Tom.

Don't ride the brake, Tom.

Tom ayağını dereye koyduğunda ayağını ısıran bir şey hissetti.

When Tom put his foot into the stream, he felt something bite his toe.

Ayağını yorganına göre uzat.

Waste not, want not.

Tom ağrıyan ayağını ovaladı.

Tom rubbed his sore feet.

Tom sağ ayağını incitti.

Tom hurt his right foot.

Ayağını yere koyman gerekiyor.

You need to put your foot down.

Tom ayağını gazdan çekti.

Tom took his foot off the gas.

At ayağını yere vurdu.

The horse stomped its foot.

- Ayakabbılarını çıkarma.
- Ayağını çıkarma.

- Don't take off your shoes.
- Don't take your shoes off.

Tom sinirli olarak ayağını vurdu.

Tom tapped his foot nervously.

O, düştüğünde sol ayağını yaraladı.

He hurt his left foot when he fell.

O, bisikletinden düştüğünde ayağını yaraladı.

She hurt her foot when she fell off her bicycle.

Tom'un ayağını kırdığı günü hatırlıyorum.

I remember the day Tom broke his leg.

Tom futbol oynarken ayağını yaraladı.

Tom injured his foot playing soccer.

Onun ayağını tuzaktan kurtarmak imkansız.

It's impossible to release his foot from the trap.

Tom ayağını vurmadan müzik dinleyemez.

Tom can't listen to music without tapping his foot.

Mary ayağını yere hafifçe vurdu.

Mary tapped her foot on the floor.

Tom ayağını yere hafifçe vurdu.

Tom tapped his foot on the floor.

- Ayağını gazdan çekme.
- Rehavete kapılma.

Don't take your foot off the gas.

Tom'un müziğe göre ayağını vurduğunu duydum.

I heard Tom tapping his foot to the music.

Mary ayağını üç kez sertçe vurdu.

Mary stamped her foot three times.

Bir futbol oyununda Mary ayağını yaraladı.

Mary injured her foot in a soccer game.

Tom ayağını merdivenin ilk basamağına koydu.

Tom put his foot on the first rung of the ladder.

Her iki ayağını da yerde sıkıca tut.

Keep both feet firmly on the ground.

- Birden ayağını frene koydu.
- Aniden frene bastı.

He put his foot on the brake suddenly.

Mary kızgın bir şekilde ayağını yere vurdu.

Mary stomped her foot angrily.

Buz üzerinde paten yaparken, bir ayağını kırdı.

She broke her leg while ice skating.

John ayağını frene koydu ve biz aniden durduk.

John put his foot on the brake and we stopped suddenly.

Tom, top oynarken sol ayağını, yazarken ise sağ elini kullanır.

Tom kicks a football with his left foot, but writes with his right hand.

Karım kollarını bağladığında ve ayağını yere vurduğunda, onun kızgın olduğunu biliyorum.

When my wife crosses her arms and taps her foot I know she's angry.