Translation of "Aklını" in English

0.012 sec.

Examples of using "Aklını" in a sentence and their english translations:

Aklını aç.

Open your mind.

Acıdan aklını kaybetti.

He's out of his mind with pain.

Sen aklını kaçırmışsın.

You're out of your mind.

Tom aklını kaybetti.

- Tom has gone crazy.
- Tom has lost his mind.

Tom aklını kaçırmış.

- Tom has gone mad.
- Tom has lost his mind.
- Tom went nuts.
- Tom has gone insane.

Aklını kaybettiğini düşünüyorum.

I think you've lost your mind.

Sen aklını kaybettin.

You've lost your mind.

Onlar aklını kaçırmış.

They're out of their minds.

Tom aklını kaçırmıştı.

Tom was out of his mind.

Ağrı onun aklını etkilemişti.

The pain had affected his senses.

Ben Tom'un aklını okuyamam.

I can't read Tom's mind.

Tom aklını kaybediyor olmalı.

Tom must be going out of his mind.

Tom aklını kaybettiğini düşündü.

- Tom thought he was losing his mind.
- Tom thought that he was losing his mind.

Tom açıkça aklını kaybetmiş.

Tom is clearly out of his mind.

Tom aklını kaçırmaya başlıyor.

Tom is starting to lose it.

Aklını tamamen kaçırdın mı?

- Have you completely lost your mind?
- Are you completely out of your mind?

Sen aklını kaçırmış olmalısın.

You must be out of your mind.

Kızın aklını başından aldı.

He swept her off her feet.

Zavallı kız aklını yitirdi.

The poor girl went out of her mind.

Sen aklını tamamen kaybetmişsin.

You have totally lost your mind.

Tom neredeyse aklını kaybetti.

Tom almost lost his mind.

Onlar aklını kaçırmış olmalı.

They must be out of their minds.

Sen tamamen aklını kaçırıyorsun.

You're completely out of your mind.

Leyla aklını kaybetmeye başlamıştı.

Layla started losing her mind.

Bu aklını başından alacak.

This will blow your mind.

Tom aklını mı oynattı?

Has Tom lost his mind?

Arkadaşları onun aklını çelmiş.

His friends made him change his mind.

Herkes aklını başına devşirdi, tamam.

Everybody pulled their socks up, yeah.

Tom aklını kaçırmış, değil mi?

Tom is out of his mind, isn't he?

Gerçekten aklını verirsen bunu yapabilirsin.

You could do this if you put your mind to it.

Aklını şüphelerden temizlemek için çok çabaladı.

She tried hard to clear her mind of doubts.

Onun göz yaşları onun aklını karıştırdı.

Her tears perplexed him.

Aklını ona verirsen, onu yapabileceğinden eminim.

I'm sure if you put your mind to it, you can do it.

Arzunun aklını kontrol etmesine izin verme!

Don't let desire control your mind!

Her insan aklını sınırlayan duvarı gördü.

Every man has seen the wall that limits his mind.

Tom Mary'nin aklını başına getirmeye çalıştı.

Tom tried to talk some sense into Mary.

Şarap, insanın aklını göstermek için alışkanlıktır.

Wine is wont to show the mind of man.

- O aptal.
- O aklını yitirmiş.
- O kaçık.

She’s not all there.

Tom aklını verdiği her şeyi yapabileceğini düşünüyor.

- Tom thinks he can do anything he sets his mind to.
- Tom thinks that he can do anything he sets his mind to.

Aklını bir kenara koy ve alışverişe git.

Put away your brain and go shopping.

- O, keçileri kaçırmış olmalı.
- O, aklını kaçırmış olmalı.

He must have lost his marbles.

- Aklını başına topla, Tom.
- Kendine hâkim ol, Tom.

Get a grip, Tom.

- Tom aklını kaçırmaktan korkuyor.
- Tom çok fazla korkuyor.

Tom is scared out of his mind.

Tatoeba'daki bazı cümleler bana onların sahiplerinin aklını sorgulatıyor.

Some sentences on Tatoeba really make me question the minds of their owners.

- Delirdin mi?
- Çıldırdın mı sen?
- Aklını mı kaçırdın?

- Have you gone nuts?
- Have you gone off your rocker?

Tom aklını verirse herhangi bir şey yapabileceğini düşünüyor.

- Tom thinks he can do anything if he puts his mind to it.
- Tom thinks that he can do anything if he puts his mind to it.

"Tom aklını mı kaçırdı?" "Ne zaman aklı başındaydı ki?"

"Has Tom lost his mind?" "Has he ever had it?"

- Tom aklını kaçırmış olmalı.
- Tom delirmiş olmalı.
- Tom deli olmalı.

Tom must be out of his mind.

- Tom'un aklını başına getiremiyor musun?
- Tom'a mantıklı davranmasını söyleyemiyor musun?

Can't you talk some sense into Tom?

O ve ben öylesine yakın arkadaşlarız ki neredeyse birbirimizin aklını okuruz.

He and I are such close friends that we can almost read each other's minds.

- Aklını başına al.
- Başına dikkat et.
- Dikkat et, kafanı çarpma.
- Dikkat et, kafana gelmesin.

Mind your head.

Bir hayvanla bu şekilde bir bağ kurup böyle deneyimler yaşamak, tam anlamıyla insanın aklını başından alıyor.

When you have that connection with an animal and have those experiences, it's absolutely mind-blowing.