Translation of "Acıya" in English

0.008 sec.

Examples of using "Acıya" in a sentence and their english translations:

- Bu acıya katlanamıyorum.
- Bu acıya dayanamıyorum.

- I can't bear this pain.
- I can't stand this pain.
- I cannot bear this pain.

Acıya tahammül edemiyorum.

I can't bear the pain.

Acıya güçlükle katlandım.

I could hardly endure the pain.

Artık acıya dayanamıyorum.

I can't stand the pain anymore.

Artık acıya katlanamıyorum.

- I cannot bear the pain any more.
- I can't bear the pain anymore.

Tom acıya katlandı.

Tom put up with the pain.

Bu acıya dayanamam.

- I can't bear this pain.
- I cannot bear this pain.

Bu acıya dayanamıyorum.

I cannot bear this pain.

Tom acıya katlanamadı.

- Tom couldn't put up with the pain.
- Tom couldn't stand the pain.

- Bu acıya katlanamıyorum.
- Bu acıya dayanamıyorum.
- Bu ağrıya dayanamıyorum.

I can't stand this pain.

Acıya daha fazla katlanamam.

- I cannot bear the pain any more.
- I can't bear the pain anymore.

Bu acıya katlanamıyorum artık.

I can't bear this hurt anymore.

Ben acıya yabancı değilim.

I'm no stranger to suffering.

Artık acıya tahammül edemiyorum

- I cannot bear the pain any more.
- I can't stand this pain any more.
- I cannot put up with this pain any more.
- I can't stand the pain any more.

Tom acıya güçlükle katlanabiliyordu.

Tom could hardly stand the pain.

- Acıya katlandım.
- Ağrıya dayandım.

I endured the pain.

Aşk yakında acıya dönüşür.

Love soon turns into bitterness.

Tom artık acıya dayanamadı.

Tom could no longer stand the pain.

- Acıya dayanmanın birçok çeşit yolu var.
- Acıya katlanmanın birçok yolu var.

There are various ways of enduring the pain.

Aynı acıya katlandığı ortaya çıktı.

Turns out he had gone through the same pain.

Ben bu acıya artık dayanamıyorum.

I can't stand this pain any more.

O, acıya oldukça iyi katlandı.

She put up with the pain quite well.

Acıya yer ayrıldığında neler olabileceğini gördüm.

But I've seen what happens when there's space for pain.

Göçmenler fiziksel ve ruhsal acıya dayandılar.

The emigrants have endured physical and mental pain.

Deneyim Tom'a büyük acıya sebep oldu.

The experience caused Tom great pain.

- Tom ağrıya dayanamadı.
- Tom acıya dayanamıyordu.

Tom couldn't stand the pain.

Tom gözlerini sık biçimde kapattı ve acıya dayandı.

Tom closed his eyes tightly and endured the pain.

O, normal doğumu seçti ve tüm acıya direndi.

She chose normal delivery and resisted all the pain.

Ya nefret ettiğin şeye ya da çektiğin acıya dönüşürsün.

You become what you hate, or what you suffer.

Tom acıya daha fazla dayanamadı bu yüzden kendini vurdu.

Tom couldn't bear the pain any more so he shot himself.

Ancak bir kişi benim bu acıya rağmen zafer hikâyeme inanmadı.

But one person did not buy into my story of triumph over grief.

Yapmak istediğim son şey size daha fazla acıya neden olmamdır.

The last thing I want to do is cause you any more pain.

- Tom acıya göğüs germek zorunda kaldı.
- Tom katlanmak zorunda kaldı.

Tom had to bite the bullet.

Bildiğimiz üzere, 11 Eylül çok fazla şok ve acıya neden oldu.

And as we know, 9/11 caused a lot of shock and grief.

- Bazı şeyler, yapılması mümkün olsa da, uğraşmaya değmez.
- Yapılabilen her şey uğrunda çekilen acıya değmez.

Not everything that can be done is worth the pain of doing it.