Translation of "Ağlayarak" in English

0.014 sec.

Examples of using "Ağlayarak" in a sentence and their english translations:

Eve ağlayarak gelmiştim.

So I came home crying.

Kız: (Ağlayarak) -- Bilmiyorum.

Girl: (Crying) I -- I don't know.

O, ağlayarak ayrıldı.

She broke away crying.

Onlar ağlayarak sarıldı.

They hugged tearfully.

Tom ağlayarak uyudu.

Tom fell asleep crying.

Ben ağlayarak uyandım.

I woke up crying.

Tom ağlayarak çıktı.

Tom left in tears.

Tom eve ağlayarak geldi.

Tom came home crying.

O ağlayarak odasına koştu.

She ran to her room, crying.

O ağlayarak eve geldi.

She came home crying.

Ağlayarak hiçbir şeyi çözemezsin.

You won't solve anything by crying.

Tom ağlayarak odaya girdi.

Tom came into the room, crying.

Bir kız orada ağlayarak duruyordu.

A girl stood there crying.

Tom yerde kan ağlayarak yatıyordu.

Tom lay bleeding on the floor.

Tom tüm sabahı ağlayarak geçiriyor.

Tom has been crying all morning.

Tom okuldan sonra ağlayarak eve geldi.

Tom came home crying after school.

Tom tüm günü odasında ağlayarak geçirdi.

Tom spent the whole day in his room crying.

Mary ağlayarak kaçtı ve yatak odasının kapısını çarptı.

Mary ran off crying and slammed her bedroom door.

Kaşıntı yapan mavi bir hastane elbisesinin içine saklanıp, ağlayarak.

crying into the scratchy and blue hospital gown.

Biz ağlayarak doğarız, hayatlarımızı şikayet ederek geçiririz ve hayal kırıklığına uğramış olarak ölürüz.

We are born crying, spend our lives complaining, and die disappointed.