Translation of "Açlık" in English

0.007 sec.

Examples of using "Açlık" in a sentence and their english translations:

Açlık burnumuzun dibinde.

Famine stared us in the face.

Onlar açlık çekiyorlar.

They are suffering from hunger.

Onlar açlık hissediyorlar.

They feel hungry.

Açlık sancım var.

I have hunger pangs.

Açlık hissetmiyor musun?

Don't you feel hungry?

Açlık çekmiyor musun?

Aren't you starving?

Pek açlık hissetmiyorum.

I'm not feeling very hungry.

- Açlık en iyi mezedir.
- Açlık en iyi iştah açıcıdır.

Hunger is the best appetizer.

Açlık hiçbir yasayı tanımaz.

Hunger knows no law.

Açlık çeken insanları demokratikleştiremezsiniz.

You cannot democratize a starving people.

Açlık en iyi sosdur.

Hunger is the best sauce.

Açlık en iyi aşçıdır.

Hunger is the best cook.

Açlık çekiyorsun, değil mi?

You're starved, aren't you?

Tom açlık grevi yaptı.

Tom went on a hunger strike.

Açlık, kıtlık, sıtma gibi şeylerden

From things like hunger, famine, malaria

Açlık onu çalmaya tahrik etti.

Hunger drove him to steal.

Uzun kuraklığın ardından açlık geldi.

The long drought was followed by famine.

Tüm Dünya barışa açlık duyuyor.

The whole world hungers for peace.

Açlık grevleri ne elde edebilir?

What can hunger strikes achieve?

Açlık insanlara aptalca şeyler yaptırabilir.

Hunger can make people do stupid things.

Ben açlık çeken bir örümceğim.

I'm a starved spider.

Açlık en ağır sorunlardan biridir.

Hunger is one of the strongest griefs.

Ilaç kıtlığı, salgın hastalıklar ve açlık.

disease outbreaks and starvation.

İnsanlar açlık çekebilir ve hükümetler düşebilir.

People could starve and governments may fall.

Kolombiya'da açlık var ve fakirlik var

There is starvation and poverty in Colombia

Açlık en büyük sosyal felaketlerden biridir.

Hunger is one of the largest social misfortunes.

Açlık her şeye iyi tat verir.

Hunger makes anything taste good.

Dilencinin açlık ve yorgunluktan başı dönüyordu.

The beggar was dizzy with hunger and fatigue.

Mahkumlar açlık grevine gitmekle tehdit ediyorlar.

The prisoners are threatening to go on a hunger strike.

Şu günlerde Venezuela'daki insanlar açlık sınırındalar.

Nowadays people in Venezuela are on the breadline.

Bir sonraki açlık grevi ne zaman?

When's the next hunger strike?

Açlık, insani güdülerinin belki de en güçlüsüdür.

Hunger is perhaps the strongest of all human drives.

Açlık insanlar arasında büyük sıkıntıya neden oldu.

Famine caused great distress among the people.

Kalbim Afrika'da açlık çeken çocuklar için ağrıyor.

My heart aches for the starving children in Africa.

Dünyadaki açlık sorununu çözmek benim işim değil.

Solving the problem of world hunger isn't my job.

Siyasi mahkumlar daha iyi şartlar için açlık grevindeler.

Political prisoners are on a hunger strike for better conditions.

Açlık çocuğu yazar kasadan para çalmak için zorladı.

Hunger compelled the boy to steal money from the cash register.

Yaklaşık bir milyar insan, açlık ve yoksulluktan muzdariptir.

About a billion people suffer from hunger and poverty.

Açlık ve hastalık en alt sınıflar arasında yaygındır.

Starvation and disease were rampant among the lowest classes.

Rapor en yüksek açlık oranlarının Afrika’da olduğunu belirtiyor.

The report notes the highest hunger rates are in Africa.

- Hiçbir çocuk açlık çekmemeli.
- Hiçbir çocuk açlıktan ölmemeli.

No child should starve.

Dünyada yeterli yiyecek vardır; insanlar siyaset yüzünden açlık çekiyorlar.

There is enough food in the world; people are starving because of politics.

Açlık ve yetersiz beslenme gibi çok az bir zaafı var.

The penalty for too little is starvation and malnutrition.

"Açlık Oyunları nedir?" "Bilmiyorum. Umarım aç olan insanlar hakkında değildir."

"What is ‘The Hunger Games’?" "I don't know. I hope it's not about people who are hungry."

- Dünyada bazı insanlar açlıktan muzdariptir.
- Dünyada bazı insanlar açlık çeker.

Some people in the world suffer from hunger.

U gemileri eğer İngiltere, açlık ile karşı karşıya gelecek yakında yenilmezler.

Diğerleri açlık, soğuk ya da hastalıklardan ölürken bazıları askerler tarafından öldürüldüler.

Some of them were murdered by soldiers, while others died of hunger, cold or diseases.

Onun için açlık soyut bir kavramdı. Onun daima yeterli yiyeceği vardı.

For him, hunger was an abstract concept. He had always had enough food.

O açlık ve yorgunluk yüzünden bayıldı, ancak bir süre sonra kendine geldi.

He fainted with hunger and fatigue, but came to after a while.

Açlık, oğlum, bir başkasına ait olan bir şeyi almak için hiçbir neden yoktur.

Hunger, my boy, is no reason for taking something which belongs to another.

İnsanların açlık çektiği yerler varken, Japonya'da birçok yiyeceğin atıldığı bir sürü meskenlerin ve restoranların olması yüz kızartıcı bir gerçektir.

It is a shameful fact that, while there are lands where people suffer from hunger, within Japan there are many households and restaurants where much food is thrown away.

- Deve; su ve yiyecek olmadan uzun bir süre dayanabilir.
- Develer yiyecek ve su olmadan uzun süre idare edebilirler.
- Deve açlık ve susuzluğa uzun süre dayanabilir.

The camel can go a long time without water and food.

- Çok mu açsın?
- Çok aç mısın?
- Aç mısın çok?
- Çok mu açsınız?
- Çok aç mısınız?
- Aç mısınız çok?
- Sen aç mısın çok?
- Sen çok mu açsın?
- Sen çok aç mısın?
- Çok aç mısın sen?
- Aç mısın çok sen?
- Çok mu açsın sen?
- Siz çok mu açsınız?
- Siz aç mısınız çok?
- Siz çok aç mısınız?
- Çok aç mısınız siz?
- Çok mu açsınız siz?
- Aç mısınız çok siz?
- Aç mısın sen çok?
- Aç mısınız siz çok?
- Karnın çok mu aç?
- Karnınız çok mu aç?
- Karnın aç mı çok?
- Karnınız aç mı çok?
- Karnın mı çok aç?
- Karnınız mı çok aç?
- Çok mu aç karnın?
- Çok mu aç karnınız?
- Aç mı çok karnın?
- Aç mı çok karnınız?
- Senin karnın çok mu aç?
- Sizin karnınız çok mu aç?
- Senin karnın aç mı çok?
- Sizin karnınız aç mı çok?
- Çok mu aç senin karnın?
- Çok mu aç sizin karnınız?
- Aç mı çok senin karnın?
- Aç mı çok sizin karnınız?
- Aç mı karnın çok?
- Aç mı karnınız çok?
- Aç mı senin karnın çok?
- Aç mı sizin karnınız çok?
- Çok mu acıktın?
- Çok mu acıktınız?
- Acıktın mı çok?
- Acıktınız mı çok?
- Sen çok mu acıktın?
- Siz çok mu acıktınız?
- Çok mu acıktın sen?
- Çok mu acıktınız siz?
- Acıktın mı sen çok?
- Acıktınız mı siz çok?
- Sen acıktın mı çok?
- Siz acıktınız mı çok?
- Karnın acıktı mı çok?
- Karnınız acıktı mı çok?
- Çok mu acıktı karnın?
- Çok mu acıktı karnınız?
- Acıktı mı çok karnın?
- Acıktı mı çok karnınız?
- Acıktı mı karnın çok?
- Acıktı mı karnınız çok?
- Senin karnın çok mu acıktı?
- Sizin karnınız çok mu acıktı?
- Senin karnın acıktı mı çok?
- Sizin karnınız acıktı mı çok?
- Çok mu acıktı senin karnın?
- Çok mu acıktı sizin karnınız?
- Acıktı mı çok senin karnın?
- Acıktı mı çok sizin karnınız?
- Çok acıktı mı senin karnın?
- Çok acıktı mı sizin karnınız?
- Çok acıktı mı karnın?
- Çok acıktı mı karnınız?
- Acıktı mı senin karnın çok?
- Acıktı mı sizin karnınız çok?
- Çok acıktın mı?
- Çok acıktınız mı?
- Karnın mı aç çok?
- Karnınız mı aç çok?
- Senin karnın mı aç çok?
- Sizin karnınız mı aç çok?
- Karnın mı acıktı çok?
- Karnınız mı acıktı çok?
- Senin karnın mı acıktı çok?
- Sizin karnınız mı acıktı çok?
- Karnın mı aç senin çok?
- Karnınız mı aç sizin çok?
- Karnın çok mu aç senin?
- Karnın mı çok aç senin?
- Karnınız mı çok aç sizin?
- Karnınız çok mu aç sizin?
- Karnınız mı acıktı çok sizin?
- Karnın mı acıktı çok senin?
- Karnın mı aç çok senin?
- Karnınız mı aç çok sizin?
- Karnın senin çok mu aç?
- Karnınız sizin çok mu aç?
- Karnın senin aç mı çok?
- Karnınız sizin aç mı çok?
- Karnın senin acıktı mı çok?
- Karnınız sizin acıktı mı çok?
- Karnın senin çok mu acıktı?
- Karnınız sizin çok mu acıktı?
- Aç mı karnın senin çok?
- Aç mı karnınız sizin çok?
- Çok mu aç karnın senin?
- Çok mu aç karnınız sizin?
- Çok aç mı karnın?
- Çok aç mı karnınız?
- Çok acıktı mı karnın senin?
- Çok acıktı mı karnınız sizin?
- Çok mu acıktı karnın senin?
- Çok mu acıktı karnınız sizin?
- Sizin çok mu acıktı karnınız?
- Senin çok mu acıktı karnın?
- Senin acıktı mı çok karnın?
- Sizin acıktı mı çok karnınız?
- Senin aç mı karnın çok?
- Sizin aç mı karnınız çok?
- Sizin çok mu aç karnınız?
- Senin çok mu aç karnın?
- Çok aç mı senin karnın?
- Çok aç mı sizin karnınız?
- Çok aç mı karnın senin?
- Çok aç mı karnınız sizin?
- Karnınız sizin çok aç mı?
- Karnın senin çok aç mı?
- Karnın senin çok acıktı mı?
- Karnınız sizin çok acıktı mı?
- Karnın çok mu acıktı?
- Karnınız çok mu acıktı?
- Karnınız acıktı mı çok sizin?
- Karnın acıktı mı çok senin?
- Karnın aç mı çok senin?
- Karnınız aç mı çok sizin?
- Acıktı mı çok karnın senin?
- Acıktı mı çok karnınız sizin?
- Aç mı karnın çok senin?
- Aç mı karnınız çok sizin?
- Sizin mi karnınız çok acıktı?
- Senin mi karnın çok acıktı?
- Senin mi çok acıktı karnın?
- Sizin mi çok acıktı karnınız?
- Senin karnın mı çok aç?
- Sizin karnınız mı çok aç?
- Senin mi karnın aç çok?
- Sizin mi karnınız aç çok?
- Sen mi açsın çok?
- Siz mi açsınız çok?
- Siz mi acıktınız çok?
- Sen mi acıktın çok?
- Sen mi çok acıktın?
- Siz mi çok acıktınız?
- Sen mi çok açsın?
- Siz mi çok açsınız?
- Karnınız mı çok acıktı sizin?
- Karnın mı çok acıktı senin?
- Karnın senin mi çok aç?
- Karnınız sizin mi çok aç?
- Karnın senin mi aç çok?
- Karnınız sizin mi aç çok?
- Karnınız sizin mi acıktı çok?
- Karnın senin mi acıktı çok?
- Karnın senin mi çok acıktı?
- Karnınız sizin mi çok acıktı?
- Senin karnın mı çok acıktı?
- Sizin karnınız mı çok acıktı?
- Senin mi karnın acıktı çok?
- Sizin mi karnınız acıktı çok?
- Senin aç mı çok karnın?
- Sizin aç mı çok karnınız?
- Sizin mi çok aç karnınız?
- Senin mi çok aç karnın?
- Senin mi aç çok karnın?
- Sizin mi aç çok karnınız?
- Acıktın mı çok sen?
- Acıktınız mı çok siz?
- Aç mı çok karnın senin?
- Aç mı çok karnınız sizin?
- Acıktı mı karnınız sizin çok?
- Acıktı mı karnın senin çok?
- Acıktı mı karnın çok senin?
- Acıktı mı karnınız çok sizin?
- Karnınız çok aç mı?
- Karnın çok aç mı?
- Karnın çok aç mı senin?
- Karnınız çok aç mı sizin?
- Karnın çok acıktı mı?
- Karnınız çok acıktı mı?
- Karnın çok acıktı mı senin?
- Karnınız çok acıktı mı sizin?
- Sizin mi acıktı karnınız çok?
- Senin mi acıktı karnın çok?
- Karnın aç mı senin çok?
- Karnınız aç mı sizin çok?
- Karnın acıktı mı senin çok?
- Karnınız acıktı mı sizin çok?
- Çok karnın aç mı?
- Çok karnınız aç mı?
- Çok karnın aç mı senin?
- Çok karnınız aç mı sizin?
- Senin çok karnın aç mı?
- Sizin çok karnınız aç mı?
- Senin çok karnın acıktı mı?
- Sizin çok karnınız acıktı mı?
- Senin acıktı mı karnın çok?
- Sizin acıktı mı karnınız çok?
- Sizin çok acıktı mı karnınız?
- Senin çok acıktı mı karnın?
- Senin çok aç mı karnın?
- Sizin çok aç mı karnınız?
- Aç mı sizin çok karnınız?
- Aç mı senin çok karnın?
- Acıktı mı sizin çok karnınız?
- Acıktı mı senin çok karnın?
- Karnın mı senin çok aç?
- Karnınız mı sizin çok aç?
- Karnın mı senin aç çok?
- Karnınız mı sizin aç çok?
- Karnın mı senin acıktı çok?
- Karnınız mı sizin acıktı çok?
- Karnın mı senin çok acıktı?
- Karnınız mı sizin çok acıktı?
- Senin mi karnın çok aç?
- Sizin mi karnınız çok aç?
- Çok mu karnınız acıktı?
- Çok mu karnın acıktı?
- Çok mu karnın aç?
- Çok mu karnınız aç?
- Çok mu karnın aç senin?
- Çok mu karnınız aç sizin?
- Çok mu karnınız acıktı sizin?
- Çok mu karnın acıktı senin?
- Çok mu senin karnın acıktı?
- Çok mu sizin karnınız acıktı?
- Çok mu senin karnın aç?
- Çok mu sizin karnınız aç?
- Sizin çok mu karnınız aç?
- Senin çok mu karnın aç?
- Senin çok mu karnın acıktı?
- Sizin çok mu karnınız acıktı?
- Karnın zil mi çalıyor?
- Karnın zil mi çalıyor senin?
- Senin karnın zil mi çalıyor?
- Karnın zil çalıyor mu?
- Senin karnın zil çalıyor mu?
- Karnınız zil çalıyor mu?
- Sizin karnınız zil çalıyor mu?
- Karnınız zil mi çalıyor?
- Karnınız zil mi çalıyor sizin?
- Sizin karnınız zil mi çalıyor?
- Çok açlık bastırdı mı?
- Açlık mı bastırdı çok?
- Çok mu açlık bastırdı?
- Açlık bastırdı mı çok?
- Çok açlık mı bastırdı?

Are you very hungry?