Translation of "Açıklık" in English

0.012 sec.

Examples of using "Açıklık" in a sentence and their english translations:

Açıklık kapandı.

The gap has closed.

Açıklık ortamına sahipse?

and even get to the bottom of these things?

Şimdi, işte açıklık.

So right there's the gap.

Tamam, bakın burası açıklık.

Okay, look we've got a clearing here.

Tom niyetlerine açıklık getirdi.

Tom has made his intentions clear.

Tom ameliyat istemediğine açıklık getirdi.

Tom made it clear that he didn't want surgery.

Fikrimi değiştirmeyeceğime açıklık getirmek istiyorum.

I'd like to make it clear that I will not change my mind.

Bir örnek buna açıklık getirmeli.

An example should make this clear.

Bakın, ileride büyük bir açıklık var.

[Bear] Look, there's a big clearing up ahead.

Tom beni burada istemediğine açıklık getirdi.

Tom made it clear that he didn't want me here.

Tom Mary'yi partisinde istemediğine açıklık getirdi.

Tom made it clear that he didn't want Mary at his party.

Yol kenarındaki bu açıklık tam buluşmalık bir yer.

a roadside verge is the perfect place to meet.

Açıklık her teknik yazarın bir yol gösterici ilkesi olmalıdır.

Clearness should be a guiding principle of every technical writer.

Sen ve senin önündeki araç arasında yeterli açıklık olmalı.

There must be enough space between you and the car in front of you.

Bu açıklık en önemli görevimiz için oldukça iyi bir nokta.

This clearing's actually a pretty good spot for our most important task.

- Sen dün onu açıklığa kavuşturdun.
- Sen dün ona açıklık getirdin.

You made that clear yesterday.

Açıklık ve eleştirel düşünme için, ilham ve harekete geçme için bir gün.

for openness and for critical thinking, for inspiration and for action.

Bilgiye Erişim Özgürlüğü Yasası net bir varsayımla yönetilmelidir: Şüphe karşısında, açıklık hüküm sürer.

The Freedom of Information Act should be administered with a clear presumption: In the face of doubt, openness prevails.