Translation of "öğretmenim" in English

- Ben bir öğretmenim.
- Ben öğretmenim.

I am a teacher.

- Öğretmenim kim?
- Benim öğretmenim kim?

Who's my teacher?

Ben öğretmenim.

- I'm a teacher.
- I am a teacher.

- Ben de bir öğretmenim.
- Ben de öğretmenim.

- I am a teacher, too.
- I'm a teacher, too.
- I, too, am a teacher.
- I'm also a teacher.

Merhaba öğretmenim. Naber?

Hello teacher. How are you doing?

O benim öğretmenim.

- He is my teacher.
- That's my teacher.

Ben yeni öğretmenim.

I'm the new teacher.

Çince öğretmenim erkek.

My Chinese teacher is a man.

Ben bir öğretmenim.

- I'm a teacher.
- I am a teacher.

Özel öğretmenim var.

I have a private teacher.

Öğretmenim ve karımsın!

You're my teacher and my wife!

Benim öğretmenim olamazsın.

You can't be my teacher.

Tom benim öğretmenim.

Tom is my teacher.

Google benim öğretmenim.

Google is my teacher.

Ben de öğretmenim.

- I am a teacher, too.
- I, too, am a teacher.
- I'm also a teacher.

Ve başarıma güvenen öğretmenim

and the teacher, who had confidence in my success,

Ben ortaokulda bir öğretmenim.

I am a teacher in the secondary school.

Benim öğretmenim Bay Haddaddır.

My teacher is Mr. Haddad.

Benim öğretmenim Bayan Li'dir.

My teacher is Mrs. Li.

İyi bir öğretmenim vardı.

I had a good teacher.

Uzun süre bir öğretmenim.

I've been a teacher a long time.

Beş yıldır bir öğretmenim.

I've been a teacher for five years.

Ben hâlâ bir öğretmenim.

I'm still a teacher.

Ben sadece bir öğretmenim.

I'm just a teacher.

Ben burada bir öğretmenim.

I'm a teacher here.

Benim Almanca öğretmenim Bavyeralıdır.

My German teacher comes from Bayern.

Fransızca öğretmenim Bay Jackson'dır.

My French teacher is Mr. Jackson.

Fransızca öğretmenim benim yaşımdadır.

My professor of French is my own age.

O adam benim öğretmenim.

That man is my teacher.

O benim öğretmenim olabilir.

That could be my teacher.

Harika bir öğretmenim vardı.

I had a great teacher.

İyi bir öğretmenim var.

I have a good teacher.

Ben de bir öğretmenim.

- I am a teacher, too.
- I'm a teacher, too.

Ben iyi bir öğretmenim.

I'm a good teacher.

Öğretmenim çok kitap kurduydu.

My teacher is too bookish.

Ben Bostonlu bir öğretmenim.

I'm a schoolteacher from Boston.

Ben şimdi bir öğretmenim.

I'm a teacher now.

Müthiş bir öğretmenim var.

I have a great teacher.

Harika bir öğretmenim var.

I have a wonderful teacher.

İlk Fransızca öğretmenim Tom'du.

My first French teacher was Tom.

Tom benim saksofon öğretmenim.

Tom is my saxophone teacher.

Tom benim Fransızca öğretmenim.

Tom is my French teacher.

Fransız öğretmenim Kanadalı değil.

My French teacher isn't a Canadian.

O benim öğretmenim değildi.

He was not my teacher.

Sınıf öğretmenim benden nefret etmişti.

I was really hated by my homeroom teacher.

Öğretmenim beni arabayla eve götürdü

My teacher drove me home.

Öğretmenim, çalışmalarımda beni teşvik etti.

My teacher encouraged me in my studies.

"Ben bir öğretmenim." "Ben de."

"I am a teacher." "So am I."

Derslere gitmezsem fizik öğretmenim umursamaz.

My physics teacher doesn't care if I skip classes.

Öğretmenim kompozisyonuma bir göz attı.

My teacher looked over my composition.

Öğretmenim o sözlüğü tavsiye etti.

My teacher recommended that dictionary.

Sadece üç aydır bir öğretmenim.

I've only been a teacher for three months.

Fransızca öğretmenim benimle aynı yaşta.

My French teacher is the same age as I am.

Öğretmenim, yeniden deyin, ben anlayamadım.

Teacher, could you please repeat that? I didn't understand.

Öğretmenim denememi yeniden yazmamı istedi.

My teacher asked me to rewrite my essay.

Öğretmenim genellikle çok ödev verir.

My teacher usually gives a lot of homework.

Bir beyin fırtınası öğretmenim var.

I have a brainstorm teacher.

Benim mükemmel bir öğretmenim vardı!

I had an excellent teacher!

Ben sadece mütevazı bir öğretmenim.

- I am just a humble teacher.
- I'm just a humble teacher.

Öğretmenim bana Shakespeare'i okumamı önerdi.

My teacher recommended that I read Shakespeare.

Öğretmenim bunu yapmamam gerektiğini söylüyor.

My teacher says I shouldn't do that.

En sevdiğim öğretmenim Bay Jackson'dır.

My favorite teacher is Mr. Jackson.

Öğretmenim çok kibar ve sabırlıydı.

My teacher was very nice and patient.

- Öğretmenim kariyer seçiminde bana rehberlik etti.
- Öğretmenim kariyer seçiminde bana yol gösterdi.

My teacher guided me in the choice of a career.

Öğretmenim benim için iyi şeyler söyledi.

My teacher put in a good word for me.

"Siz bir öğretmen misiniz?" "Evet, öğretmenim."

"Are you a teacher?" "So I am."

Benim dersane öğretmenim annemle aynı yaşta.

My homeroom teacher is the same age as my mother.

Ben bir öğretmenim, bir öğrenci değilim.

- I am a teacher, not a student.
- I'm a teacher, not a student.

Öğretmenim tarafından azarlanmak korkusuyla kendimi sakladım.

I hid myself for fear of being scolded by my teacher.

Öğretmenim benim için bir tavsiye yazdı.

My teacher wrote a recommendation for me.

Benim tarih öğretmenim eski bir Portekizli.

My history teacher is an old Portuguese.

Fransızca öğretmenim denememi yeniden yazmamı söyledi.

My French teacher told to rewrite my essay.

İngilizce öğretmenim Bay Taniguchi'ye saygı duyuyorum.

- I really look up to my English teacher, Mr Taniguchi.
- I respect my English teacher, Mr. Taniguchi.

Benim esas dersane öğretmenim Bayan Jackson.

My homeroom teacher is Mrs. Jackson.

- Ben bir doktor değilim fakat bir öğretmenim.
- Ben bir doktor değil fakat bir öğretmenim.

- I am not a doctor, but a teacher.
- I'm not a doctor, but a teacher.

Neyse ki öğretmenim de iyi olduğunu düşündü

But it turns out, my teacher thought it was good too,

Sürüş öğretmenim daha sabırlı olmam gerektiğini söylüyor.

My driving instructor says I should be more patient.

Öğretmenim onu tekrar yapmamam için beni uyardı.

My teacher warned me not to do it again.

İngilizce öğretmenim bu kitapları okumamı tavsiye etti.

- My English teacher advised me to read these books.
- My English teacher has advised me to read these books.

Ben şu anda bu okulda bir öğretmenim.

I'm currently a teacher at this school.

Ben bir doktor değil fakat bir öğretmenim.

- I am not a doctor, but a teacher.
- I'm not a doctor, but a teacher.