Translation of "öğrenciye" in English

Öğretmen öğrenciye öğretir.

The teacher teaches the student.

- O öğrenciye aptal deme.
- O öğrenciye geri zekalı deme.

Don't call that student a fool.

Ancak bir öğrenciye sorarsanız

But if you ask a student today,

Öğretmen öğrenciye aşık oldu.

The teacher fell in love with the student.

Kitapları bu öğrenciye verdim.

- I gave the books to this student.
- We gave the books to this student.

Her öğrenciye bir soru soruldu.

Every student was asked one question.

Öğretmen her öğrenciye adıyla seslendi.

The teacher called each student by name.

O bir öğrenciye yardım etti.

She helped a student.

Dan siyah bir öğrenciye saldırdı.

Dan attacked a black student.

Ödül en iyi öğrenciye verilecek.

The prize will go to the best student.

Londra'da eski bir öğrenciye rastladım.

I met an old student in London.

Birçok yoksul öğrenciye burs verilir.

Many poor students are given bursaries.

O, bir öğrenciye bir oda kiralıyor.

She rents a room to a student.

O, öğrenciye çok düşkün gibi görünüyor.

He seems to be very fond of the student.

Üst kattaki odayı bir öğrenciye kiraladılar.

They rented the upstairs room to a student.

Öğrenciye üç günlük bir uzaklaştırma verildi.

The student was given a three day suspension.

Bu odayı bir öğrenciye kiralamak istiyorum.

I want to let this room to a student.

İlk ödülü bir Japon öğrenciye veriyoruz.

We are giving the first prize to a Japanese student.

Birinci kattaki odayı bir öğrenciye kiraladılar.

They rented the room on the second floor to a student.

Tom bir sürü öğrenciye ilham verdi.

Tom has inspired a lot of students.

Sami bir öğrenciye saldırdı ve hırpaladı.

Sami assaulted and battered a student.

Matematikle boğuşan bir öğrenciye uzak bir gelecekte

It's very difficult to tell a student struggling with mathematics today

Bu odayı bir öğrenciye kiraya vermek istiyorum.

I want to rent this room to a student.

Tom sık sık yanlışlıkla bir öğrenciye benzetilir.

Tom is often mistaken for a student.

Bir öğretmen hata yapan bir öğrenciye gülmemeli.

- A teacher must not laugh about a pupil who has made a mistake.
- A teacher must not laugh at a pupil who made a mistake.

Öğretmen hata yapan bir öğrenciye asla gülmemeli.

A teacher should never laugh at a student who makes a mistake.

Bir öğretmen, hata yapan bir öğrenciye gülmemelidir.

A teacher must not laugh at a pupil who made a mistake.

O bir öğrenciye bir odayı kiraya veriyor.

She rents out a room to a student.

Tom sınıfındaki her öğrenciye bir kalem verdi.

Tom gave each student in his class a pencil.

Her öğrenciye kendi adı ve doğum yeri soruldu.

Every student was asked his or her name and birthplace.

Bir öğretmen hata yapan bir öğrenciye asla gülmemeli.

A teacher should never laugh about a pupil who has made a mistake.

Her öğrenciye kütüphaneyi ziyaret etmesi için izin verilir.

Every student is allowed to visit the library.

Üniversite yeterli öğrenciye sahip değilse, yönetim sınıfı iptal edecek.

If the university doesn't have enough students, the administration will cancel the class.

Tom diğer bir öğrenciye bir sandalye fırlattığı için okuldan uzaklaştırıldı.

Tom was suspended for throwing a chair at another student.

O, odayı ayda yetmiş bin yene bir öğrenciye kiraya vermektedir.

She rents the room to a student for seventy thousand yen a month.

Tom boş odasını bir öğrenciye kiraya verdi. Odayı kiralayan öğrenci Mary idi.

Tom rented out his spare room to a student. The student who rented the room was Mary.

Ben okuldayken, sürekli dövülürdük. Bugünlerde, birçok okulda bir öğretmenin bir öğrenciye vurması yasadışıdır.

When I was at school, we were caned regularly. Nowadays, it's illegal in many schools for a teacher to hit a student.

Facebook ve cep telefonu mesajları bir öğrenciye tecavüz etmesi nedeniyle bir adamın davasında kilit delil olarak ortaya çıkmıştır.

Facebook and text messages have emerged as key evidence in the trial of a man for raping a student.