Translation of "çekmeceye" in English

Bunu çekmeceye koy.

Put it in the drawer.

Ben onu çekmeceye koydum.

I put it in the drawer.

Bıçağı çekmeceye geri koy.

Put the knife back in the drawer.

Tom günlüğü çekmeceye koydu.

Tom put the diary in the drawer.

Alt çekmeceye baktın mı?

Have you looked in the bottom drawer?

Çoraplarımı katlayıp çekmeceye koydum.

I folded my socks and put them into the drawer.

Tom makbuz destesini çekmeceye koydu.

Tom put the stack of receipts into the drawer.

İstiyorsan onu çekmeceye geri koyabilirim.

- I can put it back in the drawer if you want.
- I can put them back in the drawer if you want.

Bu kapları çekmeceye koyun lütfen.

Put these dishes inside the drawer, please.

Ben çekmeceye bir tane koydum.

I put one in the drawer.

Notebookların bir çekmeceye koyulmaları gerekir.

The notebooks should be put in a drawer.

Tom randevu defterini çekmeceye koydu.

Tom put his appointment book in the drawer.

Eğer istersen onu çekmeceye geri koyabilirim.

I can put it back in the drawer if you want me to.

Tom saç fırçasını çekmeceye geri koydu.

Tom put the hairbrush back in the drawer.

Annen kolaj resmini en üst çekmeceye koydu.

Your mother put your collage in the top drawer.

Tom parasını kutuya koydu ve sonra kutuyu çekmeceye koydu.

Tom put his money in the box, and then put the box in the drawer.

Tom kullanabileceği bir kalem olup olmadığını görmek için çekmeceye baktı.

Tom looked through the drawer to see if there was a pen he could use.

- Sami parayı bir çekmecede sakladı.
- Sami parayı bir çekmeceye sakladı.

Sami hid the money in a drawer.