Translation of "çalışmış" in English

0.007 sec.

Examples of using "çalışmış" in a sentence and their english translations:

Çok çalışmış görünüyorsun.

You seem to be overworked.

Tom çok çalışmış.

Tom is overworked.

O, çok çalışmış olmalı.

She must have worked very hard.

Tom çok çalışmış olmalı.

- Tom must've worked very hard.
- Tom must have worked very hard.

Bence Tom çok çalışmış.

- I think Tom is overworked.
- I think that Tom is overworked.

Dorothy DeLay'in tarzı ile çalışmış

He had trained the Dorothy DeLay way

O çok İngilizce çalışmış olmalı.

He must have studied English hard.

O, çok sıkı çalışmış olmalı.

She must have studied very hard.

Daha sıkı çalışmış olmayı dileyeceksin.

You'll wish you had studied harder.

Tom çok sıkı çalışmış olmalıydı.

- Tom must've studied very hard.
- Tom must have studied very hard.

Tom daha çok çalışmış olmayı diledi.

Tom wished he had studied harder.

Mary, gençken çocuk bakıcısı olarak çalışmış.

Mary worked as a babysitter when she was a teenager.

Tüm gün çalışmış ve çok yorulmuştu.

He worked all day and was completely worn out.

Bu kadim hayvanlarla neredeyse 30 yıl çalışmış

After working with these ancient animals for almost 30 years,

Ama İngiliz çalışmasıyla çalışmış olan bilim insanları

But scientists working with this British study

Kocası Almanya'da çalışmış mıydı yoksa okumuş muydu?

Did her husband study or work in Germany?

Önümüzdeki nisan burada 10 yıl çalışmış olacağım.

I'll have worked here ten years next April.

Tom bunu sabun kullanmadan temizlemeye çalışmış olmalı.

- Tom must've tried cleaning this without using soap.
- Tom must have tried cleaning this without using soap.

O zaman sıkı çalışmış olsaydı başarılı olurdu.

If he had worked hard at that time, he would have succeeded.

Gün boyunca çalışmış olan Tom dinlenmek istiyordu.

- Tom, who had been working all day, wanted to have a rest.
- Tom, having worked all day, wanted to take a rest.

Bir bankada çalışmış olan bir amcam var.

I have an uncle who used to work in a bank.

Tom sınav için daha fazla çalışmış olmalıydı.

- Tom should've studied harder for the test.
- Tom should have studied harder for the test.

Zevk almaya yetecek kadar uzun süre çalışmış olduğumdan.

it's only because I studied it long enough to appreciate it.

Öğretmenimiz bir lise öğrencisiyken çok İngilizce çalışmış olmalı.

Our teacher must have studied English hard when he was a high school student.

- Daha sıkı çalışmış olsaydı; başarabilirdi.
- Daha sıkı çalışsaydı; başarabilirdi.

If he had worked harder, he could have succeeded.

Babam emekli olduğunda, neredeyse 30 yıl boyunca çalışmış olacak.

By the time my father retires, he will have worked for almost thirty years.

Sevdiğin işi meslek edinirsen bir gün bile çalışmış sayılmazsın.

Choose a job you love, and you will never have to work a day in your life.

14 yaşında banknot gravürleri yapan bir şirkette çırak olarak çalışmış

he had been apprenticed, at the age of 14, to a firm of banknote engravers,

Babam, emekli olana kadar neredeyse 30 yıl boyunca çalışmış olacak.

By the time he retires, my father will have worked for almost thirty years.

Rahibe Teresa Hindistan, Kalküta'da yaşamış ve çalışmış Katolik bir rahibeydi.

Mother Teresa was a Catholic nun who lived and worked in Calcutta, India.

Mary John'la çalışmış olan otobüs şoförünün yan dairesinde mi oturuyor?

Does Mary live next door to the bus driver who John worked with?

Berthier, askeri örgütlenme ve komuta sorunları üzerinde çalışmış ve çok düşünmüş

Berthier was a brigadier  general with 25 years’ service,  

- Keşke daha çok çalışsaydım.
- Keşke daha çok çalışsaymışım.
- Daha çok çalışmış olmayı isterdim.

- I wish that I had studied harder.
- I wish I had studied harder.
- I wish I'd studied harder.
- I wish that I'd studied harder.