Translation of "Kuş" in Dutch

0.006 sec.

Examples of using "Kuş" in a sentence and their dutch translations:

Kuş uçamaz."

zal de vogel niet vliegen."

Kuş yuvasında.

De vogel zit in zijn nest.

Kuş uçuyor.

De vogel vliegt.

Kuş, gökyüzündedir.

De vogel is in de hemel.

Kuş kanatlarını açıyor.

De vogel spreidde zijn vleugels.

Bu kuş uçamaz.

Deze vogel kan niet vliegen.

Bu kuş uçabilir.

Deze vogel kan vliegen.

Bir kuş çizemem.

Ik kan geen vogel tekenen.

Her kuş uçamaz.

Niet alle vogels kunnen vliegen.

Kuş ne renk?

Welke kleur heeft de vogel?

O kuş nedir?

Welke vogel is dat?

Bir kuş uçabilir.

Een vogel kan vliegen.

Hangi kuş uçamaz?

Welke vogel kan niet vliegen?

Ayrıca çoğu kuş türünde

Bij veel vogelsoorten

Çatıda bir kuş görüyorum.

Ik zie een vogel op het dak.

Kuş olduğumu hayal ettim.

Ik droomde dat ik een vogel was.

En sevdiğiniz kuş nedir?

Wat is jouw lievelingsvogel?

Yarasalar kuş değil memelidirler.

Vleermuizen zijn geen vogels, het zijn zoogdieren.

En sevdiğin kuş hangisi?

- Wat is je lievelingsvogel?
- Wat is jouw lievelingsvogel?

Ağaçta bir kuş ötüyor.

Een vogel is aan het zingen in de boom.

Bir kuş gibi özgürüm.

Ik ben zo vrij als een vogeltje.

Bir taşla iki kuş vurmak.

Twee vliegen in een klap slaan.

Ağaçta bir sürü kuş vardı.

- Er zaten veel vogels in de boom.
- Er bevonden zich veel vogels in de boom.

Bu ormanda hiç kuş yok.

Er zijn geen vogels in dit bos.

Bir taşla iki kuş öldür.

Twee vliegen in een klap slaan.

Bahçende kaç çeşit kuş var?

Hoeveel soorten vogels zijn er in jouw achtertuin?

Bu parkta birçok kuş vardır.

Er zijn veel vogels in dit park.

Bir kuş gökyüzünde yükseklerde uçuyordu.

Een vogel vloog hoog in de lucht.

Bir kuş olsam, sana uçarım.

Als ik een vogel was, zou ik naar jou toe vliegen.

Bu kuş bir sarı kuyruksallayan.

Deze vogel is een kwikstaart.

Kartal küçük bir kuş değildir.

De adelaar is geen kleine vogel.

Tom bir kuş yuvası yaptı.

Tom heeft een vogelhuis gebouwd.

Bana bir kuş kafesi yaptı.

Hij heeft een vogelkooi voor me gemaakt.

- Bir kuş olsam, sana uçarım.
- Eğer ben bir kuş olsaydım sana uçardım.

Als ik een vogel was, zou ik naar jou toe vliegen.

Kuş yumurtaları var. Dikenli karaçalıya yerleştirilmişler.

Vogeleieren. Ze liggen in dit brem.

Sonbaharda birçok kuş güneye göç eder.

In het najaar gaan veel vogels naar het zuiden.

Havada uçan bir kuş sürüsü gördüm.

Ik zag een zwerm vogels vliegen in de lucht.

Birçok insan yarasaların kuş olduğuna inanıyor.

Veel mensen denken dat vleermuizen vogels zijn.

Bir kuş değilim ama olmak isterdim.

Ik ben geen vogel, maar ik zou er graag een zijn.

Çatıda garip mavi bir kuş görebiliyorum.

Ik kan een rare blauwe vogel op het dak zien.

Bir kuş sürekli olarak balkonumda ötüyor.

Een vogel zingt onophoudelijk op mijn balkon.

O kuş tüyü yastık pahalı görünüyor.

Die donskussen ziet er duur uit.

- Bu yolla bir taşla iki kuş öldürürüm.
- Bu yolla bir taşla iki kuş vururum.

Zo sla ik twee vliegen in één klap.

- Bu kuş ne Japonya'da ne de Çin'de yaşar.
- Bu kuş, ne Japonya'da, nede Çin'de yaşar.

Deze vogel leeft in Japan noch in China.

Buna büyük bir kuş bulutu da denilebilir.

vaak gewoon een grote wolk van vogels.

...polenlerini saçacak kuş veya arı yoktur geceleri.

...maar er zijn geen vogels of bijen om hun pollen te verspreiden.

Tom önümüzdeki hafta sonu kuş izlemeye gidiyor.

Tom gaat komend weekend vogelen.

Bir balık olmaktansa bir kuş olmayı yeğlerim.

Ik zou liever een vogel dan een vis zijn.

O bir kuş hakkında bir kitap yazdı.

- Ze schreef een boek over een vogel.
- Ze heeft een boek over een vogel geschreven.

Bir yarasa bir kuş değildir ama bir memelidir.

Een vleermuis is geen vogel, maar een zoogdier.

Tom'un kedisi hediye olarak ona ölü bir kuş getirdi.

- Toms kat bracht hem een ​​dode vogel als cadeau.
- Tom zijn kat bracht hem een ​​dode vogel als cadeau.

İki tane kuş, inşaat izni olmadan bir yuva inşa etti.

De twee vogels bouwden een nest zonder bouwvergunning.

Bahçede, elma ağaçları, erikler, kirazlar, ahududu, bektaşi üzümü ve kuş üzümü vardır.

In de tuin zijn er ​​appelbomen, pruimen, kersen, frambozen, kruisbessen en aalbessen.

- Ben bilinmeyen bir yerde yaşıyorum.
- Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerde yaşıyorum.
- Ücra bir yerde yaşıyorum.

Ik woon in het midden van nergens.