Translation of "Bay" in Dutch

- Görüşürüz.
- Bay bay.

- Tot ziens.
- Doei.
- Ciao.

Bay Long ve Bay Smith birbirleriyle konuştu.

Meneer Long en meneer Smith praatten met elkaar.

Bay Wang Çinlidir.

Meneer Wang komt uit China.

O, Bay Jones'tir.

Hij is meneer Jones.

Bay Smith geldi.

Mijnheer Smith is gekomen.

Bu, Bay Pedro'dur.

Dit is meneer Pedro.

Bay Brown gözlüğünü arıyor.

Meneer Brown is op zoek naar zijn bril.

Bay Takahashi'yi tanıyor musunuz?

Kent u de heer Takahashi?

Bay White'ın avlusu büyüktür.

Meneer White's tuin is groot.

Bay Jones ofiste mi?

Is meneer Jones op kantoor?

Bay Saito'yu hatırlıyor musun?

Herinner je je meneer Saito?

Bay Green, telefonda aranıyorsunuz.

Meneer Green, er is telefoon voor u.

Bay White Kanada'ya gitti.

Meneer White ging naar Canada.

Bay Bingley'i biliyor musunuz?

- Kent u dhr. Bingley?
- Ken je meneer Bingley?

Bay Jordan biraz şaşırmıştı.

Meneer Jordan was een beetje verrast.

Bay Tanaka bizim arkadaşımızdır.

Mijnheer Tanaka is een van onze vrienden.

Bay Bingley'i tanıyor musunuz?

Ken je meneer Bingley?

Merhum bay Schmidt doktordu.

De overleden heer Schmidt was geneesheer.

- Bay Kato bize İngilizce öğretiyor.
- Bay Kato bize İngilizce öğretir.

Meneer Kato leert ons Engels.

Öğretmenin adı Bay Grey idi.

De leraar heette meneer Grey.

Bay White yaklaşık benim yaşımda.

Meneer White is ongeveer van mijn leeftijd.

Bay Brown'ın dört çocuğu var.

Meneer Brown heeft vier kinderen.

Bay Smith iyi bir öğretmendir.

Meneer Smith is een goede leraar.

Bay Smith onun bir tanıdığı.

Meneer Smith is een kennis van haar.

Bay Simon tarafından arıyorum sizi.

- Ik bel u namens de heer Simon.
- Ik bel u in naam van mijnheer Simon.

O, Bay Davidson'u iyi tanır.

Hij kent de heer Davidson goed.

Bay Suzuki'nin üç kızı var.

- Meneer Suzuki heeft drie dochters.
- Mijnheer Suzuki heeft drie dochters.

Bay Popescu'nun ofisi onuncu katta.

Het kantoor van meneer Popescu is op de tiende verdieping.

Bay Brown bizim İngilizce öğretmenimizdir.

Meneer Brown is onze leraar Engels.

Seni Bay Brown ile tanıştırayım.

Laat me je voorstellen aan meneer Brown.

Bay Smith ile teması sürdürmelisin.

Je moet in contact blijven met meneer Smith.

Arabayı yıkayan adam Bay Jones'tur.

De man die de auto aan het wassen is, is meneer Jones.

Bay Fujiwara şimdi evde mi?

Is meneer Fujiwara nu thuis?

Bay Yoshida sözünden asla dönmez.

Meneer Yoshida breekt nooit zijn belofte.

Bay Brown'un dört çocuğu vardır.

Meneer Brown heeft vier kinderen.

Bay Smith bana İngilizce öğretmektedir.

Mijnheer Smith leert mij Engels.

Bay Brown ile iyi geçinir.

Hij staat op goede voet met meneer Brown.

Bay Suzuki büyük bir bilimcidir.

Meneer Suzuki is een goede wetenschapper.

Bay Johnson'ın ilk adı nedir?

Wat is de voornaam van mijnheer Johnson?

Bay Sato'yla konuşmak istiyorum lütfen.

Ik wil spreken met M. Sato alstublieft.

Bay Spencer bir dükkanda çalışır.

Meneer Spencer werkt in een winkel.

Parkta gördüğümüz adam Bay Hill'di.

De man die we in het park zagen was meneer Hill.

Bay Sato'nun odadan ayrıldığını gördük.

We zagen meneer Sato de kamer verlaten.

Bay Green bir tarih öğretmenidir.

Meneer Green is leraar geschiedenis.

Seni Bay Brown'a takdim edeyim.

Laat me je voorstellen aan meneer Brown.

Bay Kato bize İngilizce öğretiyor.

Meneer Kato leert ons Engels.

Benim fikrim, Bay Brown'la konuşmamız gerektiğidir.

Ik vind dat we met meneer Brown moeten praten.

Bay Sato ile konuşmak istiyorum, lütfen.

Ik wil spreken met M. Sato alstublieft.

Ben yarın Bay Brown'ı ziyaret edeceğim.

Ik zal meneer Brown morgen bezoeken.

Onlar Bay White'ı yönetici olarak atadılar.

Ze hebben meneer White als manager aangesteld.

Bay Soarez yıllardır benim yakın arkadaşımdır.

Meneer Soarez is al jaren een goede vriend van mij.

Bu sabah gördüğümüz adam Bay Green'di.

De man die we vanochtend zagen was meneer Green.

Bay Johnson olduğunu düşündüğümden daha yaşlı.

Meneer Johnson is ouder dan ik dacht.

Yarın Bay Smith'i ziyaret etmeyi planlıyoruz.

We zijn van plan om morgen bij meneer Smith op bezoek te gaan.

Bay Iuchi'nin yardım edecek kimsesi yoktur.

De heer Iuchi heeft niemand om hem te helpen.

Bay Johnson'ın odası büyük bir odaydı.

- De kamer van mijnheer Johnson was een grote.
- De kamer van de heer Johnson was een grote kamer.

Bay Johnson, adeta, yürüyen bir sözlüktür.

Mr Johnson is als het ware een wandelend woordenboek.

Bay Williams'ın Vietnam Savaşı'nda savaştığını bilmiyordum.

Ik wist niet dat meneer Williams in de Vietnamoorlog gevochten had.

Bir doktor Bay Brown muayene etti.

Een dokter onderzocht meneer Brown.

Bay Clinton, o zamanlar Arkansas'ın valisiydi.

In die tijd was Clinton goeverneur in Arkansas.

O, Bay Kato'yu bir gülümsemeyle selamladı.

Glimlachend begroette ze de heer Kato.

Bay Kojima kahvaltıdan sonra bir sigara içti.

Meneer Kojima rookte na het ontbijt.

Lisa, bu Bay Murata. O benim patronum.

- Lisa, dit is dhr. Murata. Hij is mijn baas.
- Lisa, dit is meneer Murata. Hij is mijn baas.

Bay Miller adında biri sizi görmek istiyor.

- Een heer Miller zou u graag willen zien.
- Een zekere heer Miller zou je graag willen zien.

Bay Hobson dükkanı kapattı ve eve gitti.

Mijnheer Hobson sloot de winkel en ging naar huis.

Bay Smith için bir veda partisi düzenlendi.

Er werd voor meneer Smith een afscheidsfeestje gehouden.

Bay Miller diye biri seninle görüşmek istiyor.

Een heer Miller zou u graag willen zien.

Bay Ou Japonca okumak için Japonya'ya geldi.

Mijnheer Ou is naar Japan gekomen om Japans te leren.

Bay Marconi diye biri seni görmek istiyor.

Een zekere meneer Marconi wil u zien.

Bay Hobson dükkânı kapattı ve eve gitti.

Mijnheer Hobson sloot de winkel en ging naar huis.

Bay Brooke dürüst bir insan gibi görünüyor.

Het lijkt erop dat meneer Brooke een eerlijk persoon is.

Bay Kato artık çalışamayacak kadar çok yaşlı.

Meneer Kato was te oud om nog langer te werken.

Bay Smith'in mühendis olan üç oğlu vardı.

Mr. Smith had drie zonen die ingenieur werden.

Bay Itoh diye biri seni görmek istiyor.

- Een man genaamd mijnheer Itoh wil jou ontmoeten.
- Een persoon genaamd Itoh wil jou ontmoeten.

Bay Wang Japonca okumak için Japonya'ya geldi.

Meneer Wang kwam naar Japan om Japans te studeren.

Bay Suzuki Japanion ne zaman ayrılmış olacak?

- Wanneer gaat mijnheer Suzuki weg uit Japan?
- Wanneer verlaat mijnheer Suzuki Japan?

Babam Bay Kimura ile aynı arabaya sahip.

- Mijn vader heeft dezelfde auto als de heer Kimura.
- Mijn vader en meneer Kimura hebben dezelfde wagen.

Benim hatamdı Bay Phillips. Onunla alay ettim.

Het was mijn schuld, meneer Phillips. Ik plaagde haar.

Bay Brown her zaman yanında bir kitap taşır.

Meneer Brown heeft altijd een boek bij zich.

Bay Davis İngilizce öğretmek için Japonya'ya geldi mi?

Is meneer Davis naar Japan gekomen om Engels te onderwijzen?

Bay Itoh adında bir adam sizinle görüşmek istiyor.

Een man genaamd mijnheer Itoh wil jou ontmoeten.

Gelmek için söz verdiği halde Bay Smith henüz dönmedi.

Mijnheer Smith heeft zich nog niet laten zien, hoewel hij beloofd heeft te komen.

Bay Hill'in evinin önünde yatan büyük bir köpek gördüm.

Ik zag een grote hond die voor meneer Hills huis lag.

Ben Çince konuşmayı denedim, Bay Wang'sa Fransızca konuşmayı denedi.

Ik probeerde in het Chinees te praten en mijnheer Wang probeerde in het Frans te praten.

Bay Johnson bir bilim adamı değil fakat bir şairdir.

Meneer Johnson is geen geleerde, maar een dichter.

"Bu gerçekten doğal bir ifade midir?" "Bay Google'a soralım."

"Is dit echt een natuurlijke uitdrukking?" "Laten we het meneer Google vragen."

Ve Bay Ruiz'in yardım için başvuru yapmasına izin vermeleri gerekti.

en ze moesten meneer Ruiz een aanvraag voor een uitkering laten invullen.

Oradaki, söylendiğine göre köyün en zengin adamı olan Bay James'dir.

Daar is mijnheer James die naar men zegt de rijkste man van het dorp is.

- Bay Petro ve eşi çocuklarımı çok seviyor; ben de onunkileri çok seviyorum.
- Bay Petro ve karısı çocuklarımı çok sever; Ben de onlarınkini çok severim.

Meneer Petro en zijn vrouw houden veel van mijn kinderen; Ik hou ook veel van die van hen.

Bay Ross'un bize öğrettiği diğer şey, oy vermenin aşırı derecede önemli olması.

Het andere dat meneer Ross ons leerde, is dat stemmen ontzettend belangrijk is.

- Benim adım "Ricardo Bey" değil; sadece Ricardo veya Rick.
- Benim adım "Bay Ricardo" değil, sadece Ricardo veya Rick'tir.

Mijn naam is niet "Mr. Ricardo"; het is gewoon Ricardo of Rick.