Translation of "Anlamına" in Dutch

0.013 sec.

Examples of using "Anlamına" in a sentence and their dutch translations:

Bu iyi yanacağı anlamına geliyor.

Dat betekent dat het goed brandt.

"UN" "Birleşmiş Milletler" anlamına gelir.

"VN" staat voor "Verenigde Naties".

Amnezi, "hafıza kaybı" anlamına gelir.

Amnesie betekent "geheugenverlies".

"Tatoeba" Japoncada "örneğin" anlamına gelir.

"Tatoeba" is Japans voor "bijvoorbeeld".

Yeni teknolojilerle entegre olabileceğimiz anlamına geliyor.

vraagt om nieuwe technologieën.

Bu tam kontrollü olmadığın anlamına geliyor.''

Dat betekent dat je niet alles onder controle hebt.

Fransızcada "chat" sözcüğü "kedi" anlamına gelir.

Het Franse woord "chat" betekent "kat".

WHO, Dünya Sağlık Örgütü anlamına gelir.

WHO staat voor Wereldgezondheidsorganisatie.

UFO tanımlanamayan uçan nesne anlamına gelir.

Ufo staat voor "unidentified flying object".

JST Japonya Standart Zamanı anlamına gelir.

JST staat voor Japan-standaardtijd.

Bu dikkatli olmaman gerektiği anlamına gelmez.

Dit betekent niet dat je niet voorzichtig moet zijn.

Çevirdim, "Tokyo" "Doğu sermaye" anlamına gelir.

Vertaald, betekent "Tokio" "oostelijke hoofdstad".

Fransızca "soleil" sözcüğü "güneş" anlamına gelir.

- "Soleil" betekent zon in het Frans.
- Het Franse woord "soleil" betekent "zon".

Aslında "löyly" kelimesi ruh anlamına geliyordu.

Oorspronkelijk betekende het woord "löyly" ziel.

Kilo vermek acı çekmek anlamına gelmemeli.

Gewicht verliezen hoeft geen lijden te betekenen

Bu, çocuk olmanın avantajı olmadığı anlamına gelmiyor.

Dat wil niet zeggen dat je als kind geen voordelen hebt.

Yiyecek anlamına geliyor. Bu da enerji demek.

Dit betekent voedsel. Dit betekent energie.

Çünkü tedavi edilmek, iyileşmenin bittiği anlamına gelmez.

Want op het moment dat je beter bent, stopt het genezingsproces niet.

Bu da ''küçük çiftlik sahibi'' anlamına geliyor.

Dat is wat de term ‘kleine boer’ betekent.

Dışında da olsa bebeğe bağlanabilir anlamına geliyor.

van buiten de kamer waar Cayla en haar vrienden zijn.

Küçülen Ay, çok az ışık anlamına gelir.

De afnemende maan biedt maar weinig licht.

Denizde yüzmek, denize sahip olmanın anlamına gelmez.

In zee te zwemmen betekent niet de zee te bezitten.

AIDS "Edinilmiş Bağışıklık Yetersizliği Sendromu" anlamına gelir.

Aids betekent "verworven immunodeficiëntiesyndroom".

Arkadaşlığın benim için çok şey anlamına geliyor.

- Jouw vriendschap betekent veel voor me.
- Jouw vriendschap betekent veel voor mij.

Vejetaryen beslenmek sadece eti terketmek anlamına gelmez.

Vegetarisch eten betekent niet alleen geen vlees eten.

Bugün ütopya gerçekleşebilir bir imkansızlık anlamına geliyor.

Utopie betekent vandaag een realiseerbare onmogelijkheid.

- Asosyal olabilirim , ama bu insanlarla konuşmadığım anlamına gelmez.
- Antisosyal olabilirim fakat bu insanlarla konuşmadığım anlamına gelmez.

Ik ben misschien niet erg sociaal, maar dat betekent nog niet dat ik niet met mensen omga.

Bu genelde bir yiyecek kaynağı buldukları anlamına gelir.

Dat is vaak een teken... ...dat ze iets te eten hebben gezien.

Saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

...hebben ze de kracht om vooruit te stoten en aan te vallen.

Bu, yardım etmek için gelmiyeceğin anlamına mı geliyor?

Betekent dit dat je niet komt helpen?

Bu İbranice bir kelimedir ve "arkadaş" anlamına gelir.

Dit is een Hebreeuws woord en het betekent "vriend".

Asosyal olabilirim , ama bu insanlarla konuşmadığım anlamına gelmez.

Ik ben misschien niet erg sociaal, maar dat betekent nog niet dat ik niet met mensen omga.

'Polenezya' 'birçok adalar' anlamına gelen Yunanca bir kelimedir.

'Polynesië' is een Grieks woord dat 'vele eilanden' betekent.

Gerçek bir iyileştirme anlamına geleceği bir gelecek tasavvur edebiliyorum.

een mogelijke remedie kan zijn, en niet enkel een behandeling.

Burası onun bölgesi ve hırlaması, "Uzak dur" anlamına geliyor.

Dit is zijn territorium, en een grom betekent: wegwezen.

Bu da 1,25 milyar insanın yoksulluktan kurtulduğu anlamına gelir

Eén en een kwart miljard hebben de armoede achter zich gelaten,

Aşağıda su varsa bu orada hayvanların da olacağı anlamına gelir.

Als er daar water is... ...dan zijn er waarschijnlijk ook beesten.

Kavurucu güneş, çoğu çöl hayvanının sadece gece dışarı çıkması anlamına gelir.

Door de brandende zon komen veel dieren alleen 's nachts tevoorschijn.

Soult'un kendine olan güveni ve tavrı, yakında bir subay olduğu anlamına geliyordu.

Soult's zelfvertrouwen en houding zorgden ervoor dat hij al snel officier werd.

'Gnyðja' kelimesi homurdanma anlamına gelir, ama aynı zamanda homurtu gibi geliyor ve sanırım

Het woord 'gnyðja', het betekent grommen, maar het klinkt ook een beetje als grom, en ik denk dat

- İstirahat etmek, bütün gün uyumak demek değildir.
- Dinlenmek, tüm gün uyumak anlamına gelmez.

Rusten betekent niet de hele dag slapen.

Sarmal hâline gelip kafalarını öyle geriye çekmeleri, saldırıya ve ileri atılmaya hazır oldukları anlamına gelir.

Met hun kop achteruit en lichaam opgerold... ...hebben ze de kracht om vooruit te stoten en aan te vallen.

Topa çok fazla vurmak, golfçülerin oyunu zorlaştırmak için tasarlanmış engellerin üzerinden topu uçurabileceği anlamına gelir.

Als de bal te ver kan slaan, kan hij over obstakels heen vliegen die ontworpen zijn om het spel moeilijk te maken.

Senin geçmiş deneyimini bilmeyen biri senin bir yerli konuşmacı gibi konuştuğunu söylerse, bu senin bir yerli konuşmacı olmadığını onlara fark ettiren konuşman hakkında muhtemelen bir şey fark ettiği anlamına gelir.Yani, senin gerçekten yerli konuşmacı gibi konuşmadığını.

Als iemand die je achtergrond niet kent zegt dat je klinkt als een moedertaalspreker betekent dat dat diegene waarschijnlijk iets in je spreken opgemerkt heeft dat hem deed realiseren dat je geen moedertaalspreker bent. Met andere woorden, je klinkt niet echt als een moedertaalspreker.