Translation of "örneğin" in Dutch

0.004 sec.

Examples of using "örneğin" in a sentence and their dutch translations:

Örneğin?

Zoals?

Örneğin TED,

Door TED,

Blok zinciri örneğin:

Denk maar aan blockchain.

Bu olay, örneğin

Dit is wellicht een verklaring

Örneğin, maddi kayıp:

Bijvoorbeeld, financieel verlies:

Örneğin ağırlığı ne?

Hoe zwaar is het bijvoorbeeld?

örneğin astıma neden olan genlerde.

bijvoorbeeld in de genen die betrokken zijn bij astma.

Örneğin, bana görsel zekâyı hatırlatan

Dit is een voorbeeld van een kunstwerk

Örneğin, şu buzulu ele alalım.

Neem die gletsjer bijvoorbeeld.

Örneğin, eğer muhafazakar değerleri savunuyorsam,

Nou, als conservatief houd ik

Örneğin, annem bağımsız olarak yaşıyor.

Zoals mijn moeder die op haar eentje woont...

"Tatoeba" Japoncada "örneğin" anlamına gelir.

"Tatoeba" is Japans voor "bijvoorbeeld".

Örneğin, yaygın anksiyete bozukluğu olan kişiler

Bijvoorbeeld, mensen met een algemene angststoornis

Örneğin, "Belli ki başka bir casus

Zoals: je ontdekte enkel dat er een andere spion is

Örneğin, Marie Watt'ın ''Battaniyeden Totem Direği''

Zoals Marie Watts totempaal van dekens.

Örneğin herkese arkadaş canlısı olana "ahbap",

zoals 'Buddy' voor spelers die vriendelijk zijn tegen anderen

Bir virüs böyle görünür örneğin koronavirüsü.

Zo ziet een virus eruit, zoals het coronavirus er uit ziet

Ve bunu örneğin, size ve iklime faydalı

bijvoorbeeld met heerlijke, veganistische burgers,

- Japonya güzel kentlerle doludur. Örneğin Kyoto ve Nara.
- Japonya güzel şehirlerle doludur. Kyoto ve Nara, örneğin.

In Japan zijn er heel veel mooie steden, zoals bijvoorbeeld Kioto en Nara.

Büyük şehirlerde, örneğin Londra'da, ağır dumanlı sis var.

In grote steden, zoals bijvoorbeeld in Londen, is veel smog.

Japonya güzel şehirlerle doludur. Örneğin, Kyoto ve Nara.

Japan heeft veel mooie steden, zoals Kyoto en Nara.

Örneğin, bir Perşembe sabahı saat 7'de bahçenizi biçmeye başlamayın.

Maai bijvoorbeeld niet je gazon om 7 uur op zaterdagochtend.

örneğin Silikon Vadisi şirketi Theranos'u kan testi için birçok patent almadan

dan was Theranos uit Silicon Valley sneller tegen de lamp gelopen

Hoş olmayan bir şey olacağını biliyorsan, örneğin dişçiye gideceğini, ya da Fransa'ya, öyleyse bu iyi değil.

Het is niet goed te weten dat iets onaangenaams ons zal overkomen, zoals bijvoorbeeld een bezoek aan de tandarts, of aan Frankrijk.

Tom ve Mary safariye gittiler ve örneğin aslanlar, zürafalar, zebralar ve su aygırları gibi birçok hayvanı gördüler.

Tom en Mary gingen op safari en zagen veel dieren zoals leeuwen, giraffen, zebra's en nijlpaarden.

Etmelerini yasaklayan kendi kodlarına sahip olan Jomsvikingler - örneğin bir tanesi başlarının kesilmesi için diz çökmeyeceğini söyledi, ayağa kalkmakta ve önden başlarının kesilmesinde

op enig moment angst te uiten - een van hen zei bijvoorbeeld dat hij niet zou knielen