Translation of "Çin" in Dutch

0.035 sec.

Examples of using "Çin" in a sentence and their dutch translations:

Çin, Hindistan, Pakistan.

China, India, Pakistan.

Çin, Hindistan, Afrika.

China, India, Afrika.

Çin restoranı nerede?

Waar is een Chinees restaurant?

Çin Büyükelçiliği nerededir?

Waar is de Chinese ambassade?

Şili Çin değil.

Chili is geen China.

Avrupa'nın Çin yemekleri, Çin'in Çin yemekleri gibi değildirler.

Chinese gerechten in Europa lijken totaal niet op Chinese gerechten in China.

Çin tarihi öğrenimi yapıyorsun.

Je studeert Chinese geschiedenis.

Çin, Japonya'dan daha büyüktür.

China is groter dan Japan.

Çin büyük bir ülkedir.

China is een groot land.

Çin yüzlerce yıldır soyutlanmıştır.

China is honderden jaren geïsoleerd geweest.

Çin mutfağını sever misin?

Houdt u van de Chinese keuken?

Bu kitap Çin hakkında.

Dit boek gaat over China.

Auldey bir Çin markasıdır.

Auldey is een Chinees merk.

Çin, Japonya'dan daha geniştir.

China is groter dan Japan.

Gerçekten Çin yemeğini severim.

Ik hou echt van Chinees eten.

Bu bir Çin restoranıdır.

Dat is een Chinees restaurant.

Ressam Çin mürekkebiyle çizdi.

De kunstenaar tekende met Chinese inkt.

Tom Çin yemeklerini sevmez.

Tom houdt niet van Chinees eten.

Güney Çin dili öğreniyorum.

Ik leer Kantonees.

Kuzey Çin lehçesi öğreniyorum.

Ik leer Mandarijn.

Çin-Tibet dillerini seviyorum.

Ik ben gek op Sino-Tibetaanse talen.

Çin ve Hindistan'ı kim uyandırdı?

wie schudde China en India wakker?

Çin, Dünya Ticaret Örgütü'ne katıldı.

China trad toe tot de Wereldhandelsorganisatie.

Hiç Çin şiiri okudun mu?

Heb je ooit al eens Chinese gedichten gelezen?

Çin Japonya'dan çok daha büyüktür.

China is veel groter dan Japan.

Xueyou bir Çin haritası tutuyor.

Xueyou heeft een kaart van China vast.

Çin doğal kaynaklar bakımından zengindir.

China is rijk aan natuurlijke grondstoffen.

Çin, Asya'daki en büyük ülkedir.

China is het grootste land in Azië.

Çin gelişmekte olan bir pazar.

China is een opkomende markt.

- O Çin hakkında bir kitap yazdı.
- O Çin üzerine bir kitap yazdı.

- Hij heeft een boek geschreven over China.
- Hij heeft een boek over China geschreven.

- O Çin hakkında bir kitap yazdı.
- O Çin üzerine bir kitap yazdı.
- O Çin ile ilgili bir kitap yazdı.
- O Çin ile ilgili bir kitap kaleme aldı.

Hij heeft een boek geschreven over China.

Çin merkezli şirketlerin devreye girebileceği yönünde.

dan zouden bedrijven in China het wel overnemen.

Çin ve Vietnam'ın komünist toplumları da

De belangrijkste reden waarom zo veel Aziatische economieën,

Bunun yaşandığı tek yer Çin değil.

China is niet de enige plek waar dit voorkomt.

- Mahjong'u çok seviyorum.
- Çin dominosunu severim.

- Ik hou van mahjongg.
- Ik hou van mahjong.

Japonya'nın Çin ile diplomatik ilişkileri vardır.

Japan heeft diplomatieke betrekkingen met China.

Çin hakkında çok sayıda kitap yazdı.

Hij schreef veel boeken over China.

Tom'a Çin yemeğini sevip sevmediğini sordum.

Ik vroeg Tom of hij van Chinees eten hield.

Çin önde gelen bir silah ihracatçısıdır.

China is een toonaangevende exporteur van wapens.

Trump korona virüsüne "Çin virüsü" diyor.

Trump noemt het coronavirus "het Chinese virus".

Hadi Çin Seddi'nde iç çamaşırımızla yürümeye gidelim.

laten we over de Grote Muur gaan wandelen in ons ondergoed;

Bu gece bir Çin lokantasında yemek yiyeceğiz.

We gaan vanavond in een Chinees restaurant eten.

Çin, Japonya'dan yaklaşık yirmi beş kat daha büyüktür.

China is ongeveer vijfentwintig keer zo groot als Japan.

İlginç bir şekilde Çin aslında gıdasal olarak kendine yeterliydi.

En verrassend genoeg was China vroeger zelfvoorzienend.

Çin ve Hindistan'ın ne kadar hızlı ve güçlü bir şekilde

zal je zien hoe snel en hoe krachtig

Son bir ay içinde Çin,Fransız,İtalyan,Yunan,Macar ve Meksika yemeklerini yedim.

De afgelopen maand heb ik Chinees, Frans, Italiaans, Grieks, Hongaars en Mexicaans gegeten.

Asya orman kırkayağı zararlı olabilir, ama hepten kötü değildir. Zehri, Çin tıbbında nöbetleri ve cilt yaralarını iyileştirmek için kullanılır.

De Aziatische bosduizendpoot is gevaarlijk, maar niet alles is slecht. De Chinese geneeskunde gebruikt het gif bij attaques en huidaandoeningen.

Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu?

Wat zou er gebeuren als twee grootmachten met verschillende talen - zoals de Verenigde Staten en China - zouden overeenkomen bij wijze van proef Esperanto te onderwijzen in de basisscholen?