Translation of "Tespit" in Arabic

0.004 sec.

Examples of using "Tespit" in a sentence and their arabic translations:

Yerlerini seslerinden tespit ediyor.

‫بتتبع أصواتها.‬

Asteroitleri tespit etmek için,

من أجل الكشف عن الكويكبات ،

Seviye tespit sınavında başarılı oldunuz!

لقد قمت بعمل رائع

Kayıp çocuk giysilerinden tespit edildi.

تم التعرف على الطفل الضائع من خلال ملابسه.

Seviye tespit sınavında kopya çekmek gibi

لمدة ١٥ دقيقة

Dili sayesinde civardaki avcıları tespit edebiliyor.

‫يساعده لسانه في كشف المفترسات القريبة.‬

...nadir rastlanan bir vaha tespit ediyor.

‫تكشف واحة نادرة.‬

Ve kronik durumları tespit eder etmez

وما أن نتعرّف على الحالات المزمنة،

Sistemimiz kanı tespit etmede de olağanüstü olabilir.

قد يكون نظامنا استثنائيًا في العثور على الدم.

İnanılmaz koku duyusu sayesinde onları tespit ediyor.

‫تتعقبها بحاسة شمّها المذهلة.‬

...Meksika uzun dilli yarasası çiçeklerin yerini tespit eder.

‫تقترب الخفافيش المكسيكية طويلة اللسان‬ ‫من الزهور.‬

Burnundaki termal girintiler ışık yerine ısı tespit ediyor.

‫تتحسس الثقوب الحرارية في خطميها الحرارة‬ ‫بدلًا من الضوء.‬

Erken bir aşamda tespit edilirse, kanserin tedavisi mümkündür.

تستطيع معالجة السرطان اذا أكتشف في المراحل الأولى.

"Seviye tespit sınavın ile ilgili hatalı bir şey var."

"أتعلم، هنالك خطأ ما في اختبار تحديد المستوى الخاص بك.

Ve etkileyen fiziksel, tespit edilebilir ve duygusal işlevsel değişimler.

مما يؤدي إلى ما هو أبعد وأقصى من المخاطرة

Bu çalışma istatistiksel yöntemler kullanarak tespit edilmiş ve edilmemiş

فهذه الدراسة تنظر إلى الاحتيالات المكتشفة وغير المكتشفة

Asteroitlerin Dünya'ya ne kadar yakın olduğunu tespit etmek için.

للكشف عن مدى قرب الكويكبات من الأرض.

Sami, Leyla'yı öldürmek için tespit edilemeyen bir zehir kullandı.

استعمل سامي سمّا غير قابل للكشف كي يسمّم ليلى.

Messina boğazı civarlarında tespit edilip Siraküza donanması tarafından saldırıya uğradılar.

على مقربة من مضيق ميسينا، تم رصدهم ومهاجمتهم في النهاية من قبل البحرية السرقوسية

... düşmanın yerini tespit edip yolunu kesip kesemeyeceği de kesin değildi.

أن يكون الرومان قادرين على تحديد مكان العدو واعتراضه في الوقت المناسب.

Ne kadar büyük olduğuna ve ne zaman tespit ettiğimize bağlı

يعتمد على حجمها ومتى نكتشفها.

Bu kamera, arazinin yaydığı ısı enerjisini tespit eder. Tabii hayvanlarınkini de.

‫تلتقط الإشارات الحرارية للمناظر...‬ ‫وما فيها من حيوانات.‬

Bununla birlikte sahildeki Kartaca gözcüleri yaklaşan düşman filosunu tespit edip alarm veriyor.

ومع ذلك، الكشافة القرطاجية على طول الساحل تفطنت بأسطول العدو ودقت ناقوس الخطر

Düşük ışıkta çekim yapabilen bir kamera bir anne kutup ayısı ile iki yavrusunu tespit ediyor.

‫تكشف كاميرا إضاءة منخفضة‬ ‫دبة قطبية أم وجرويها...‬

Milyonlarcasının arasından tek bir feromon molekülünü tespit edebiliyor. Zikzak çizerek dişinin yerini daha iyi belirliyor.

‫يمكنهما كشف جزيء فيرمون واحد معين‬ ‫من بين الملايين.‬ ‫الطيران بشكل متعرج يساعده في تحديد موقعها.‬

Korona virüsten öldü. İşin daha acısı ise bu korona virüsünü ilk tespit eden doktor da virüsten öldü.

توفي كورونا من الفيروس. أسوأ شيء هو أن الطبيب الذي اكتشف لأول مرة فيروس الاكليل هذا مات بسبب الفيروس.