Translation of "Sırada" in Arabic

0.005 sec.

Examples of using "Sırada" in a sentence and their arabic translations:

Bu sırada,

وخلال هذه العملية،

O sırada, Princeton Üniversitesi'nden

كنت في هذا الوقت قد حضرت ندوة

Birçok kişi sırada bekliyordu.

كان الكثير من الناس ينتظرون في الطابور.

Korkuları sıralamışlar, birinci sırada

ذكرت قائمة من المخاوف، يحتل صدارتها

Bu korkunç olayın yaşandığı sırada

وفي أعقاب الكارثة،

Gerçekten sırada ne olduğu endişelendiriyor.

هو الشعور بالقلق من الخطوة القادمة.

O sırada Che Guevara'nın ölümünün

حدث ذلك في الذكرى السنوية الثانية

İkinci sırada yaşamın sonlanması geliyor.

وتأتي في المرتبة الثانية مفارقة الحياة.

O sırada... Oldukça zor bir dönemdi.

حدث كلّ ذلك في فترة عصيبة أيضاً.

. Ney, Moskova'dan çekildiği sırada askeri tarihin

خلال الانسحاب من موسكو ، ضمن ناي مكانه بين أساطير

Ağır Fransız süvarileri ikinci sırada durmalı,

سيشكّل سلاح الفرسان الثقيل الإفرنجي الصف الثاني، وسينتظرون الوقت المناسب

O sırada sadece on beş yaşındaydık.

كان عمرنا حينها خمس عشرة سنة فقط.

Fadıl o sırada Rami'den daha tecrübeliydi.

كان فاضل آنذاك أكبر خبرة من رامي.

O sırada dokuz yaşında olan Tucker'a baktım,

فنظرت لتاكر، الذي كان عمره حينها حوالي تسع سنوات -

Bu sırada CEO’ların kazançları sürekli olarak artıyor.

ومع ذلك ترتفع رواتب المديرين التنفيذين أكثر وأكثر.

Ama arada sırada denemediği bir şey önermek isterim.

ولكن ليس دائماً.

Pekala, sırada Y jenerasyonu. Bunlar bizim hakkımızda öğrendiklerim.

حسنًا، جيل الألفية، هذا ما تعلمته عنا.

Bu sırada izleyicinin hangi tarafta olduğumuzu bilmesine yarıyor.

ويبين للحضور أي جانب نحن معه.

Bu sırada, Roma gözcü birlikleri hala hatlarını koruyorlar.

وفي الوقت نفسه، فإن الطليعة الرومانية لا تزال قائمة

Vay canına, düştüğü sırada bu uçakta olmak istemezdiniz.

‫ما كنت لترغب في التواجد ‬ ‫في هذه الطائرة وقت سقوطها.‬

O sırada Napolyon cevaben fırtına boyutunda hareketlilik gösterdi

بينما ردّ نابليون بإعصار النشاط.

Temeli atıldı . O sırada Irak hükümeti projenin maliyetini

في ابريل من ذات العام. وحينها قدرت الحكومة العراقية تكلفة

Fadil, o sırada Dania'yla aynı zihniyet çerçevesine sahipti.

كانت ذهنية فاضل كذهنية دانية آنذاك.

Benim beyaz yakalılara naçizane kendimin de arada sırada denediği

أود أن أقترح شيئاً على ذوي الياقات البيضاء الذين أكون مثلهم أحياناً،

Yani hani "bayağı" bir terliyorum, yoruluyorum filan o sırada,

أعني، أنا أتعرق حقا، وثم أشعر بالتعب،

Benimle belki de o sırada sadece duran insanları aradım.

ربما كنت ابحث في ذلك الوقت فقط عن ناس سيقفون إلى جانبي.

Bu sırada Memlük solu korkunç bir şekilde dar boğazdaydı

وفي الوقت نفسه، كان الجناح المملوكي الأيسر في حالة يرثى لها

Bu sırada, Sicilya sahili açıklarında, Kartacalılar ilk hamleyi yaptılar.

وفي الوقت نفسه، على سواحل صقلية، ضرب القرطاجيين الضربة الأولى.

Bu sırada Scipio, Hannibal ile savaşta karşılaşmak için istekliydi.

في هذه الأثناء، سكيبيو حريص على مقابلة هانيبال في المعركة

Ve bu sebeple maddenin hepsinin o sırada oluştuğunu düşünüyoruz.

لذلك، نعتقد أن كل المادة خُلقت في ذلك الوقت.

Bu sırada İtilaf kuvvetleri Alman Togoland Kolonisini ilhak ederler

القوات بالاستيلاء على مستعمرة ألمانية من توغولاند (توغو الحديثة).

Bu sırada bu ilaçların fiyatları 2012'den beri %68 artarak

وفي الوقت نفسه، فإن أسعار هذه الأدوية استمرت في الزيادة...

En büyük umudum, o kediye sahip olma arzusu o sırada.

أكبر أملي في ذلك الوقت، الرغبة في الحصول على تلك القطة.

Bu sırada, Hannibal hattını sabit tutup, düşmanın ona yaklaşmasını bekliyor.

في هذه الأثناء، أمر حنبعل جنده بالبتشبث بمراكزهم مما سمح للعدو بالقدوم إليه

O sırada Macar birlikleri, Mircea'nın Karpat Dağları'ndaki tahtını yeniden kazanmasına

كان على القوات المجرية المساعدة في إعادة ميرسيا إلى العرش

Oğlu Beşar'dır. Esad. Genç adam, o sırada siyasetin ve medyanın

السياسة والاعلام حينها. والطامح لاكمال دراسته في جامعات

Ben de o sırada Kanal D'ye henüz Genel Müdür yardımcısı olmuştum.

في ذلك الوقت، أصبحت نائب المدير العام في قناة D.

Bu sırada ise, Hannibal 8000 piyadeyi Numidyalıların geri çekilmesine destek ve

في هذه الأثناء، أرسل حنبعل 8000 من المشاة إلى الأمام لدعم تراجع النوميديين

O sırada burası merkezî bir noktaydı çünkü cep telefonu diye bir şey yoktu.

في ذلك الوقت، كان هذا المكان نقطة اجتماع، نظراً إلى عدم وجود هواتف نقّالة.