Translation of "öne" in Arabic

0.006 sec.

Examples of using "öne" in a sentence and their arabic translations:

Zorla öne geçmeye çalışıyor.

‫مصارعًا للوصول إلى المقدمة.‬

Tutkularınızın öne çıkacağını düşündüğünüz yer.

التفكير بشغفك قد أتى الآن.

- O öne doğru eğildi.
- Eğildi.
- Domaldı.

إنحنت.

Bu kısım tutkularınızın öne çıkacağı yer,

من هذه الهوة يخرج شغفك،

Tom yeni bir teknik öne sürdü.

جاء توم بتقنية جديدة.

İslamiyetin öne gelen imamlarının söylemlerinden yola çıkılarak

بناء على خطابات أئمة الإسلام البارزين

Sonra yeni bir fikir daha öne sürdüler:

ثم كان لديهم فكرة جديدة أخرى:

Ve öne savrularak atın kafasının arkasına yüzümü çarptım.

اندفعت للأمام وضربت بوجهي خلف رأس الحصان.

Bunun anlamı, kaslarını kullanarak öne atılmaya hazır olduğudur.

‫هذا يعني أنها مستعدة لاستخدام عضلاتها ‬ ‫للانقضاض للأمام.‬

Peki bunu ters çevirip işi en öne alsak?

ولكن ماذا لو قلبناها رأسا على عقب وفكرنا بالمهمة أولًا؟

Bedeni hafifçe öne eğilmiş, kokunun izini takip ediyordu.

‫كان جسمها منحنيًا قليلًا إلى الأمام‬ ‫وكانت تتبع أثر الرائحة.‬

Cumhurbaşkanının yeni bir enerji politikası öne sürmesi bekleniyor.

من المتوقع أن يطرح الرئيس سياسةً جديدةً للطاقة.

Beyazid, elindeki kozu oynadı ve Sırp şövalyelerini öne gönderdi!

لعب بايزيد بطاقته الرابحة، مرسلا الفرسان الصربيين إلى الأمام!

Bir kısmı göz göze gelince korkup kafayı öne eğdi.

وبعضهم خافوا عندما تلاقت أعيننا وأحنوا رؤوسهم إلى الأمام.

Ve sol periferikten sağ periferiğe doğru, öne arkaya hareket ettirecektir.

وتحريكه من الجهة اليسرى إلى الجهة اليمنى ذهابًا وإيابًا

Bilim insanları aslında en az iki farklı açıklama öne sürdü.

وقد خرج العلماء بتفسرين مختلفين على الأقل.

Ardından korkusuzca kendisi öne çıkıyor ve dağılmış olan kuvvetlerine öncülük ediyor.

اتجه حينها إلى المعركة بنفسه لتجميع القوات المتناثرة

Roma yurttaşlarının ikamet ettiği böyle öne çıkan bir bölgeyi tehdit etmenin...

لقد شعر أن تهديد مثل هذه المنطقة البارزة، التي يسكنها مواطنون رومان، سيؤدي إما

Sonra öne eğilin ve elinizi yere değdirin ya da sadece yerinize oturun.

ثم انحنوا للأسفل ولامسوا الأرضية، أو اجلسوا على الكرسي فقط.

Bu onu diğer yoldaşlardan ayırıyordu. O yüzden bir sözcü olarak öne çıktı.

هذا ما يميّزه عن غيره من الرفاق. وهذا ما جعله يصبح متكلماً فصيحاً،

Nisan 1968'de bir CIA raporu, Sovyetler Birliği'nin Ay'a Kozmonotlar göndermek üzere olduğunu öne sürdü

في أبريل 1968 ، اقترح تقرير لوكالة المخابرات المركزية أن الاتحاد السوفيتي كان على وشك إرسال رواد فضاء

Bunun anlamı, kaslarını kullanarak öne atılmaya hazır olduğudur. Ne kadar hızlı olduğunuzu düşünseniz de bir çıngıraklı yılan kadar değilsiniz.

‫هذا يعني أنها مستعدة ‬ ‫لاستخدام عضلاتها للانقضاض للأمام.‬ ‫ومهما كنت تظن نفسك سريعاً، ‬ ‫فأنت لست بسرعة الأفعى المجلجلة.‬