Translation of "Líneas" in Turkish

0.004 sec.

Examples of using "Líneas" in a sentence and their turkish translations:

Lee entre las líneas.

Satır aralarını oku.

Puedo leer entre líneas.

İma edileni anlayabilirim.

- Deja más espacio entre las líneas.
- Dejen más espacio entre las líneas.

Hatlar arasında daha fazla boşluk bırakın.

Estas son las primeras líneas.

Bunlar ön cepheler.

¿Cuántas líneas hay en este párrafo?

Bu paragrafta kaç satır vardır?

Deja un espacio entre las líneas.

Satırlar arasında bir boşluk bırak.

Citaré algunas líneas de su carta.

Onun mektubundan birkaç satır alıntılayacağım.

Hay muchas líneas aéreas en este aeropuerto.

Bu havaalanında çok sayıda hava yolu var.

Iluminan las líneas magnéticas que rodean los polos.

Kutupların etrafını saran manyetik hatları aydınlatırlar.

Las líneas azules en el mapa representan ríos.

Haritada mavi çizgiler nehirleri temsil ediyor.

- Estas son las líneas principales de mi charla de hoy.
- Estas son las líneas principales de mi conferencia de hoy.

Bunlar bugünkü konuşmamın ana hatları.

¿Podría darme un mapa de las líneas de buses?

Bir otobüs güzergahı haritası alabilir miyim?

Tom no era muy bueno para leer entre líneas.

Tom satır aralarını okumada çok iyi değildi.

Ellos se apuran hacia el Ebro, formados en dos líneas.

İki hat şeklinde formasyon alıp Ebro'ya doğru aceleyle yelken açıyorlar.

Y mientras trazo estas líneas, están sucediendo muchas otras historias.

Ve bu çizgileri çizerken, tüm bu hikâyeler ortaya çıkıyor.

Si eso ocurre, solo agrego unas cuantas líneas de tinta para conectar...

Yakalarsam, sadece birkaç damla mürekkep kullanmam yeterli,

Policía militar, prisioneros de guerra y seguridad de las líneas de suministro.

gibi yardımcı hizmetler ile ilgiliydi .

De allí al área formada por las líneas de fuerza que entran nuevamente

oradan tekrar içeriye giren kuvvet çizgilerinin oluşturduğu alana

El avance francés sobre Lisboa se detuvo en las Líneas de Torres Vedras.

Fransızların Lizbon'daki ilerleyişi, Torres Vedras Hatları'nda durdu.

- En líneas generales, los periodistas no dudan en inmiscuirse en la privacidad de cada uno.
- En líneas generales, los periodistas no vacilan en meterse en la vida privada de uno.
- En líneas generales, los periodistas no titubean en entrometerse en la vida personal de cada uno.

Genel olarak muhabirler birinin mahremiyetine izinsiz girmeye çekinmezler.

Pero en la batalla, no pudo romper sus líneas ni evitar que escapasen por mar.

Ancak savaşta ne onların hatlarını kıramadı ne de deniz yoluyla kaçmalarına engel oldu.

Y cuando las líneas se dibujan igualmente, Jesús está justo en el medio de la imagen.

Ve eşit şekilde çizgiler çekildiğinde İsa resmin tam ortasında

En la batalla de Jena, Ney ignoró sus órdenes y cargó directamente contra las líneas prusianas,

Jena Muharebesi'nde Ney, emirlerini dikkate almadı ve Prusya hatlarında doğruca saldırıya uğradı

Los peleadores de cada bando se retiraron por las brechas, conforme se cierran las líneas principales de infantería.

İki tarafında uzak menzilli birlikleri hattın boşluklarından geri çekiliyor, piyade hatları birbirine yaklaşırken.

En agosto, estaba claro que las líneas de suministro de la Grande Armée estaban en un punto de ruptura,

Ağustos ayına gelindiğinde, Grande Armée'nin ikmal hatlarının kırılma noktasında olduğu açıktı

Soult lideró una serie de atrevidas incursiones en las líneas austriacas, hasta que recibió un disparo en la rodilla

Soult, dizinden vurulup yakalanana kadar Avusturya hatlarına bir dizi cesur baskın düzenledi