Examples of using "Fluidez" in a sentence and their turkish translations:
O akıcı konuşur.
O, İngilizcede akıcıdır.
Akıcı bir şekilde Portekizce konuşurum.
O, akıcı bir şekilde İngilizce konuşuyor.
Akıcı bir şekilde İspanyolca konuşabilirim.
Kimse akıcı Latince konuşuyor mu?
Eğer o, İngilizcede akıcı ise, onu çalıştıracağım.
Bu insanlar rahatlıkla Esperanto konuşuyorlar, değil mi?
Sen akıcı İngilizce konuşuyorsun.
O akıcı bir biçimde Çince konuşur.
Böylece bir sonraki yaz Almancada akıcılık kazanmak için geri döndüm.
Fakat o zamanlar İspanyolca'da gayet akıcıydım.
bir süre sonra bu akışkanlık durağan hale geliyor
- Tom Fransızcada akıcıdır.
- Tom Fransızcayı akıcı bir şekilde konuşuyor.
O, Fransızcada akıcıdır.
- Tom Mary'nin konuştuğu kadar akıcı şekilde Fransızca konuşamıyor.
- Tom Mary kadar akıcı şekilde Fransızca konuşmaz.
Keşke senin kadar akıcı İngilizce konuşabilsem.
Altı ay sonra Almancayı akıcı olarak konuşabileceksin.
Onun İngilizceyi akıcı konuştuğunu duydum.
O, akıcı Fransızca konuşur.
"Kimer dilini akıcı olarak konuşmayı öğrendim" dedim.
İki yıl sonra, o çoktan akıcı Almanca konuşuyordu.
Yemin ediyorum ki iki ay içinde İspanyolcada akıcı olacağım!
Bir yerli gibi konuşmama gerek yok, ben sadece akıcı olarak konuşabilmeyi istiyorum.
Birisi beş dilden daha fazlasını akıcı olarak konuşabildiğini iddia ettiğini duyduğumda tamamen inanmıyorum.