Examples of using "Escuché" in a sentence and their turkish translations:
Ve şunu duydum,
Bir şey duydum.
Sesler duydum.
Dinlemedim.
Ben dikkatle dinledim.
Onun hikayesini dinledim.
Affedersiniz, duymadım.
Bir kapı çarpması duydum.
Birinin bağırdığını duydum.
Dün gece, radyo dinledim.
Sanırım bir şey duydum.
Dün gece bazı CD'leri dinledim.
Ben bu şarkıyı zaten dinledim.
Onun adını anlamadım.
Bir dal çatırtısı duydum.
Uzakta gök gürlediğini duydum.
Yeni bir araba aldığını duydum.
İskandinavya'dan ve İngiltere'den duyulduğu
Onun hâlâ hayatta olduğunu duyuyorum.
Dinledim fakat hiçbir şey duymadım.
Dün haberleri dinlemedim.
Mary'nin hamile olduğunu duydum.
Üzgünüm, seni duymadım.
Ben onun hamile olduğunu duydum.
Dinlemiyordum.
Söylediğin her şeyi duydum.
Dün harika bir hikaye duydum.
Florida'daki genç bir kızdan haber aldım,
vallahi şarjdaymış ya duymadım telefonu
Dün uykundaki konuşmanı duydum.
Onun duşta şarkı mırıldandığını duydum.
Onun sınavı geçtiğini duydum.
İşiniz iyi gidiyor, duyuyorum.
Ben haberi radyoda duydum.
Yüreğimin sesini dinledim.
Dün ben çok güzel bir şarkı dinledim.
Dün gerçekten çok güzel bir şarkı dinledim.
Dün gerçekten çok güzel bir şarkı dinledim.
Onun konserde şarkı söylediğini duydum.
Tom'un ne dediğini duymadım.
Söylediğin her şeyi duydum.
Ön kapının çarptığını duydum.
Ben onu duymadım.
O şarkının korosunu dinlemedim.
Bazı insanların Noel şarkıları söylediğini duydum.
Büyükbabalarının her ikisinin de tesisatçı olduğunu duydum.
ve anahtarın kilitlenişini duydum.
adını bile duymadım desem yeridir yani.
Ofiste sorunlar yaşadığını duydum.
Ben yalnızca Tom'un konuşmanın sonunu duydum.
Tom'un yakında evleneceğini duydum.
Plaja gitmekten zevk aldığını duydum.
Bu şarkıyı dinlediğim ilk zamanı hatırlıyorum.
Bazı öğrencilerin ev ödevi hakkında yakındıklarını duydum.
Tom ve Mary'nin John hakkında konuştuğunu duydum.
John'un Bay Brown ile konuştuğunu duydum.
ABD'ye gittiğini haber alıyorum.
Tom'un zengin bir kadınla evlendiğini duydum.
O sahilde çok sayıda kızın bikini giydiğini duyuyorum.
Bu çalgının sesini ilk duyduğumda
Onun İngilizceyi akıcı konuştuğunu duydum.
- Ne dediğini kaçırdım.
- Söylediğini duymadım.
çoğunlukla, kendi farklı yollarıyla
Onların Yeni Zelanda'dadaki tüneller ile ilgili çok sayıda sorunları olduklarını duydum.
Diğer gün gerçekten iyi çalan bir kemancı dinledim.
Tom'un bulaşıkları yıkarken kendi kendine şarkı mırıldandığını duydum.
Kulak misafiri olmak istemedim ama tesadüfen duydum.
Ben haberi radyoda duydum.
Tom'un Mary'yi öptüğünü duydum.
Birinin adımı seslendiğini duydum.
Kasabaya döndüğünü duydum.
Transit halindeyken radyo dinlerim.
Bir horozun öttüğünü duydum ve yakında yataktan çıkmak zorunda kalacağımı biliyordum.
Onu radyoda duydum.