Translation of "Bill" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Bill" in a sentence and their turkish translations:

Vamos, Bill.

Haydi, Bill.

- Hola, Bill. ¿Cómo estás?
- Hola Bill, ¿qué tal?
- Hola Bill, ¿cómo estás?

Merhaba, Bill. Nasılsın?

- Bill estaba en Japón.
- Bill estuvo en Japón.

- Bill, Japonya'daydı.
- Bill Japonya'daydı.

- Bill escribió la carta.
- Bill escribió la letra.

- Bill mektup yazdı.
- Mektubu Bill yazdı.

Y Bill Gates

Ve Bill Gates

- Bill ha encendido la tele.
- Bill prendió la televisión.

Bill televizyonu açtı.

- Bill lloró por horas.
- Bill estuvo llorando durante horas.

Bill saatlerce ağlamaya devam etti.

Bill tiene muchos amigos.

Bill'in birçok arkadaşı var.

Bill estaba en Japón.

Bill Japonya'daydı.

¡Bill, no vayas ahí!

Bill, oraya gitme!

Bill me llamó anoche.

Bill dün gece beni aradı.

Bill, llámame esta noche.

Bill, bu gece beni ara.

Bill lloró por horas.

Bill saatlerce ağlamaya devam etti.

Bill prendió la televisión.

Bill televizyonu açtı.

Bill, abre la puerta.

Bill, kapıyı aç.

Bill es muy reservado.

- Bill oldukça çekingendir.
- Bill oldukça içine kapanıktır.

¿Puedo hablar con Bill?

Bill ile konuşabilir miyim?

- Bill frecuentemente va al parque.
- Bill a menudo va al parque.

Bill sık sık parka gider.

- Bill vive cerca del mar.
- Bill vive cerca de la playa.

Bill denizin yanında yaşıyor.

- Bill volverá la semana que viene.
- Bill vuelve la semana que viene.

Bill gelecek hafta geri gelecek.

Un intruso mató a Bill.

Bill bir saldırgan tarafından öldürüldü.

Bill logró aprobar el examen.

Bill sınavı geçmeyi başardı.

Bill es mi mejor amigo.

- Bill benim en iyi arkadaşımdır.
- Bil benim en iyi arkadaşımdır.
- Bill benim en iyi arkadaşım.

Ese hombre mató a Bill.

Bill o adam tarafından öldürüldü.

Bill no cometió el crimen.

Bill suçu işlemedi.

Nadie sabe adónde fue Bill.

Bill'in nereye gittiğini kimse bilmiyor.

Bill tiene muchas ideas originales.

Bill'in çok sayıda orijinal fikirleri var.

Un ladrón mató a Bill.

Bill bir hırsız tarafından öldürüldü.

Bill me trajo este libro.

Bill bana bu kitabı getirdi.

Bill siguió llorando durante horas.

Bill saatlerce ağlamaya devam etti.

Bill sabe montar en bicicleta.

- Bill bisiklete binebilir.
- Bill bisiklet sürebilir.

Bill me trajo el libro.

Bill bana kitap getirdi.

Sé amable con ella, Bill.

Ona karşı nazik ol, Bill.

Bill ha estado en Japón.

Bill Japonya'ya gitti.

- Bill ahorró cien dólares para su viaje.
- Bill apartó cien dólares para su viaje.

Bill, gezisi için bir kenara yüz dolar koydu.

Junto a ellos estaba Bill Anders.

Onlara Bill Anders katıldı.

Bill es bueno para las matemáticas.

Bill matematikte iyidir.

Mataron a Bill con una pistola.

Bill, bir tabanca ile öldürüldü.

Bill está nervioso por el examen.

Bill sınav hakkında sinirli.

Bill nunca discute con otras personas.

Bill diğer insanlarla asla tartışmaz.

Bill no es alto como tú.

Bill senin gibi uzun değil.

Bill estaba loco por una moto.

Bill bir motosikleti delicesine seviyor.

Bill no vino a la fiesta.

Bill partiye gelmedi.

Tom habla más lento que Bill.

Tom Bill'den daha yavaş konuşur.

Ken es tan alto como Bill.

Ken Bill kadar uzun boylu.

Bill corre más deprisa que Bob.

Bill, Bob'tan daha hızlı koşar.

Bill trabaja como vendedor de autos.

Bill'in işi otomobil satmaktır.

Bill va a ganar, ¿no cierto?

Bill kazanacak, değil mi?

Juan es más inteligente que Bill.

John Bill'den daha zeki.

Tom habla más lentamente que Bill.

Tom Bill'den daha yavaş konuşur.

Bill es un jugador de béisbol.

Bill bir beyzbol oyuncusu.

Tom habla más despacio que Bill.

Tom, Bill'den daha yavaş konuşur.

La carta la ha escrito Bill.

Mektup Bill tarafından yazıldı.

John es más listo que Bill.

John Bill'den daha zeki.

Bill habla un poco de japonés.

Bill az biraz Japonca konuşur.

Bill vuelve la semana que viene.

Bill haftaya geri dönecek.

- "¿Sabés algo de Bill?" "No, ¿qué le pasó?"
- "¿Sabes algo de Bill?" "No, ¿qué le pasó?"

"Bill hakkında bir şey biliyor musun?" "Hayır, ne oldu ona?"

Uno de estos coleccionistas es Bill Gates.

Bu koleksiyonculardan bir tanesi de Bill Gates

Bill odia que su padre fume tanto.

Bill babasının çokça sigara içmesinden nefret ediyor.

Bill llevó a su hermano al zoológico.

Bill erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.

Bill me trajo un vaso de agua.

Bill bana bir bardak su getirdi.

Bill no tiene sentido de la aventura.

Bill'in macera ruhu yoktur.

Tom no corre tan rápido como Bill.

Tom Bill kadar hızlı koşmaz.

Bill va a pescar día por medio.

Bill günaşırı balık tutmaya gider.

Bill Gates es el fundador de Microsoft.

Bill Gates, Microsoft'un kurucusudur.

Bill tiene dos años más que yo.

Bill benden iki yaş daha büyük.

Bill no es tan alto como Bob.

Bill Bob kadar uzun değil.

Bill sabe hablar un poco de japonés.

Bill Japoncayı biraz konuşabilir.

Ayer vi a Bill en la biblioteca.

Dün kütüphanede Bill'i gördüm.

Dijo que Bill Clinton subiría los impuestos.

Bill Clinton'un vergileri yükselteceğini söyledi.

Jack y Bill eran muy buenos amigos.

Jack ve Bill çok iyi arkadaşlardı.

- Bill y Mac son ambos locos por las computadoras.
- Bill y Mac son ambos locos por los ordenadores.

Hem Bill hem de Mac bilgisayarları çok seviyor.

- Bill se levantó temprano para coger el primer tren.
- Bill se levantó temprano para tomar el primer tren.

Bill ilk treni yakalamak için erken kalktı.

No te había visto por mucho tiempo, Bill.

Uzun süredir seni görmedim, Bill.

Bill me dio una palmadita en el hombro.

Bill omuzumu yavaşça vurdu.

Nunca puedo distinguir a Bill de su hermano.

Bill'e asla erkek kardeşinden bahsedemem.

Tom ya está pero Bill aún no llega.

Tom çoktan burada, ama Bill henüz gelmedi.

Tom no es igual de perseverante que Bill.

Tom Bill'den daha çalışkan değil.

Tom y Bill llegaron a la conclusión independientemente.

Tom ve Bill birbirlerinden bağımsız olarak karara vardılar.

Bill no había estudiado lo suficiente, entonces suspendió.

Bill yeterince sıkı çalışmadı ve bu yüzden başarısız oldu.

Mi papá no me permite salir con Bill.

Babam bana Bill ile dışarı çıkmama izin vermez.

Invité a Ken, a Bill y a Yumi.

Ken, Bill ve Yumi'yi davet ettim.

Bill llevó a su hermano menor al zoo.

Bill, küçük erkek kardeşini hayvanat bahçesine götürdü.

John se aprovechó de la debilidad de Bill.

John Bill'in zayıflığından istifade etti.

Bill Gates recoge algunas notas de de Da Vinci

Bill Gates de Da Vinci'nin bazı notlarını topluyor

Bill y Joan se repartieron los dulces entre ellos.

Bill ve Joan şekeri aralarında paylaştırdılar.

¿Por qué ha decidido Bill llegar a ser ingeniero?

Bill'e bir mühendis olmasını karar verdiren nedir?

Bill fue tarde a la escuela como de costumbre.

Bill her zamanki gibi okula geç kalmıştı.