Examples of using "столь" in a sentence and their turkish translations:
çocuk nesillerini takip etmiyor.
bizi bu kadar nasıl etkileyebilir ki?
Mary'yi o kadar mutsuz görmek üzücü.
Uzun süre beklediğin için teşekkürler.
Onun önünde böyle parlak bir geleceği vardı.
Genişliği kadar derindir.
Bu kadar güzel bir şey hiç görmedim.
Böyle özverili biri olduğunu bilmiyordum.
ya da en azından kabul edeceğini keşfetmem.
Öyle tuhaf bir şeyin gerçekleşmesi muhtemel değildir.
Bize yardım edecek kadar naziklerdi.
Böylesine geç bir saatte geldiğim için özür dilerim.
Uzun süre bekletilmeye tahammül edemedi.
Hiç görmemiştim böyle garip bir rüya.
Böyle harika bir gün batımı hiç görmemiştim.
Bu kötü alışkanlığı bırakmamız gerek.
Sana öğretmek istediğim çok şey var, Tom.
Jim yaklaşık Bill kadar uzun boylu.
Güller güzel oldukları kadar kısa ömürlüdürler.
Ben o kadar hızlı konuşamam.
Yerinde olsam o kadar iyimser olmam.
Ama böyle küçük bir böcek nasıl bu kadar kusursuz olabilir?
Her an çok değerli çünkü hayatı çok kısa.
- O babası kadar uzundur.
- Boyu babası kadar.
- Babasıyla aynı boyda.
- Babası kadar uzun.
Bana yolu gösterecek kadar kibardı.
O, herhangi biri kadar çalışkan.
Bana borç para verecek kadar kibardı.
Biz çok emin değiliz.
Düşündüğün kadar aptal olması olası değil.
Tom'un bu kadar çok arkadaş canlısı olacağını düşünmemiştim.
Peki ya sizin kadar kültürlü olmayan birinden nefret etmek?
Annesine kavuşmanın verdiği rahatlama... ...ve çok ihtiyaç duyduğu sütü.
Bana biraz ödünç para verecek kadar nazikti.
Tom bana biraz para ödünç vermek için yeterince kibardı.
Jim kardeşi kadar sıkı çalışır.
Kahve bir kızın ilk buluşmasındaki öpücük kadar sıcak, o gece kızın kucağı kadar yumuşak ve annesinin kızı bulduğu zaman ettiği küfürler kadar siyah olmalıdır.
Görünüşü de hayat tarzı kadar gariptir.
imkânsızlıkları aşan bu hayvanla duyduğum inanılmaz bir gurur vardı.
Beni doğum günü partisine davet etmesi çok kibarcaydı.
O, başka bir öğrenci kadar çok çalışır.
Ben hiç bu kadar güzel bir şey gördüğümü sanmıyorum.
Böyle göze batan bir hataya nasıl göz yummayı başardınız?
Mareşal Oudinot'un 2.Kolordusuyla buluştu.
Dünyadaki hiçbir yer İsviçre Alpleri kadar güzel değil.
O,onun kadar uzun değil.
- O kadar hassas olma.
- O kadar alıngan olma.
O, o kadar güzeldi ki, herkes onun gerçek bir Prenses olduğunu görebiliyordu.
Mektubu o kadar arkadaşçaydı ki, o derinden etkilendi ve ağlamaya başladı.
Benim özgeçmişim seninki kadar etkileyici değil.
Böylesine mükellef bir kahvaltı yapmış olmasaydım, öğle yemeğini seve seve sizinle yerdim.
Bu o kadar önemli değil.
Senin zekan Bombay ve Mumbai arasındaki mesafe kadar çoktur.
Bir sürü insan ünlü olmak ister. Buna rağmen, bir sürü ünlü insan o kadar ünlü olmayı istemez.
Bunu gurur yapmadan bu kadar uzun ertelemek yerine buraya daha erken gelmeliydin.
- O güzel olmasının yanı sıra zekiydi.
- O hem zeki hem de güzeldi.
- O zeki olmakla birlikte güzeldi.
- Güzel olduğu kadar zekiydi de.
Rusya, ulusal marşını çok sık değiştirmemeli.
Gece seni çok geç aradığım için üzgünüm.
Kendilerine uygar diyorlar ama barbar dedikleri kadar vahşiler.
Bana böyle zor sorular sorma.
Hiç bu kadar mutlu olduğumu sanmıyorum.
Onun oğlu hapis cezasını çekiyor.