Examples of using "сломан" in a sentence and their turkish translations:
Yağmurölçer bozuk.
Kilit kırık.
Sandalye kırıldı.
Otobüs bozuk mu?
Plüvyograf bozuk.
Klima bozuk.
Bilgisayar bozuk.
Tom'un bilgisayarı bozuk.
Krank mili bozuk.
Bu sandalye kırık.
Benim bıçağım kırıktır.
Benim bisikletim bozuk.
Tom'un kar arabası kırık.
Dizüstü bilgisayarım bozuk.
Bu masa kırık.
Sürahinin sapı kırıldı.
Benim kırık bir tırnağım var.
Telefonum bozuldu.
Benim kameram bozuk.
Şemsiye bozuk.
Duş bozuk.
Klimanızın bozuk olduğunu biliyor muydunuz?
Tom'un radyosu bozuldu.
Benim televizyon bozuk.
TV çalışmıyor.
Kırık değil.
Bu kırık.
Bu duş bozuktur.
Radyom bozuk.
Hangisi bozuldu?
O bozuk.
Burnumun kırık olduğunu bilmiyordum.
Bunu açamıyorum, çünkü anahtar bozuk.
Peter'in ofisindeki yazıcı bozuk ve artık yazdırmıyor.
Kırılmıştı.
- Tom kafama dizüstü bilgisayarımla vurdu. O da çatladı!
- Tom dizüstü bilgisayarımla kafama vurdu. O şimdi çatlak!
Radyo bozuktur.
Asansör bozuktu ve biz beşinci kata yürümek zorunda kaldık.
Buzdolabımız bozuldu.
Kırık mı?
Bunun bozuk olduğundan oldukça eminim.