Examples of using "приходилось" in a sentence and their turkish translations:
Ben eskiden bir bahçıvandım.
Birlikte yaşamak zorunda kaldık.
Onlar bütün yıl boyunca çalışmak zorundaydılar.
Tom'la çalışırdım.
Tom için çalışırdım.
ve çocuklar orada oynamak zorundaydı."
Gece gündüz çok çalışmak zorundaydı.
Tom her zaman her şeyi kendi yapmak zorundaydı
bazen bir yere sığınmak zorundaydım.
Eğer gardrobunuzu düzenlemeniz gerektiyse,
Şimdiye kadar gördüğün en kötü dövme hangisi?
Tom asla para hakkında endişelenmek zorunda kalmadı.
Daha önce birini hiç kovmak zorunda kalmadım.
Tom'un bitişiğinde yaşardım.
Onun için hiç endişelenmem gerekmedi.
Onun hakkında endişelenmek zorunda değildim.
Şu ana kadar birkaç kez elden geçirmiştir
- Yalnızca gücümüze güvenmeliydik.
- Sadece gücümüzü hesaba katmalıydık.
Daha önce bununla uğraşmak zorunda kalmadık.
Fakat kuru ve sıcak havalarda sanki kilometrelerce sürerdi.
Gençken çok çalışmak zorundaydım.
Şimdiye kadar gördüğüm en güzel kızsın.
En son ne zaman bunu yapmak zorunda kaldın?
Onlara güvenmek zorundaydım.
Ona güvenmek zorundaydım.
Ona güvenmek zorundaydım.
Tom hiç hayatında bir gün çalışmak zorunda kalmadı.
En son ne zaman bu tür bir problemle baş etmek zorunda kaldınız?
Her şeyi tek başıma yapmak zorundaydım.
Gerçekten onu yapmak zorunda mıydın?
Bu şimdiye kadar yaptığım en zor şey.
Birini öldürdün mü hiç?
İç kapak, bir anahtarla manuel olarak sökülmesi gereken 6 büyük cıvata ile yerine sabitlendi
O yurt dışındayken, sık sık Skype kullandı.
Pro V1 ve onun gibi toplardan önce, oyuncular seçmek zorunda kaldı:
Çalışmak zorundaydım.
Eskiden bir süpermarkette çalışırdım.
Çimler çok hızlı büyüyordu, her hafta kesilmiş olmalı.
Bu şimdiye kadar aldığım en harika hediye.
bir hastasına cinsiyet, ırk veya etnik kökenini sormak zorunda kalmamıştı.
Bir benzin istasyonunda çalışırdım.
Senin yaşındayken, okula yürüyerek gitmek zorundaydım.
Hiç Avrupa'da bulundun mu?
O erkek kardeşiyle bir yatak odasını paylaşmak zorunda kaldı.
Hiç gece antrenman yaptın mı?
Daha önce hiç bebek bezi değiştirdin mi?
- Tom'un ne yapması gerektiğini biliyorum.
- Tom'un ne yapmak zorunda olduğunu biliyorum.
Tom her gün saat 6.30'da kalkmak zorundaydı.
Hiç İskandinavya'da bulundun mu?
O, daha önce Okinawa'da hiç bulunmamıştı.
Tom mandırada çalışıyorken inekleri sağmaya gitmek için her sabah saat beşte kalkmak zorundaydı.
Hiç zeplinle uçtun mu?
Hiç İsviçre'ye gittiniz mi?
O, kız kardeşiyle bir yatak odasını paylaşmak zorunda kaldı.
Odasını kız kardeşi ile birlikte paylaşmak zorunda kaldı.
O, odasını erkek kardeşiyle paylaşmak zorundaydı.
Eğer zengin bir adam olsam çok çalışmak zorunda olmam.
Tom her şeyi kendisi yapmak zorundaydı.