Examples of using "голоса" in a sentence and their turkish translations:
Sesler duydum.
Sesler duyuyor musun?
İnsanların seslerini duyabiliyorum.
Sesler duyuyorum.
Sesler duyduk.
Dışarıda sesler duydum.
Tom dışarıdaki sesleri duydu.
Sesler duyduğumu sandım.
Tom 333 oy aldı.
Bazen sesler duyarım.
Fadıl o sesleri duyuyordu.
birlikte seslerimizin tekrar duyulmasını sağlamalıyız.
Kapının diğer tarafında sesler duydum.
Az önce sesler duydum.
Kadınların oy kullanma hakkı yoktu.
Sesi uzun zamandır duyuyor musun?
Kadınlara oy hakkı verildi.
Çocukların mutlu seslerini duydum.
Odada sesler duyduk.
Kafamda sesler duyuyorum.
Herkesin oy hakkını kullanması gerekir.
Onların sesleri telefonda birbirine benziyor.
Tom kesinlikle benim oyumu almayacak.
Amerikalı kadınların oy verme hakkı yoktu.
- Sesler duydum.
- Kafamın içinde sesler duydum.
Ses tonu öfke ve ince alayı gösterebilir.
Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.
Tom'in oy kullanma hakkı var.
Bu, Florida'nın oyları tekrar sayması gerektiği anlamına geliyordu.
Tom sesimizi duymuş ve kaçmış olmalı.
Bu kişilerde aslında aradıkları yanıtlar var.
Fadıl başında sesler duyduğunu söyledi.
Ben senin sesini seviyorum.
Bir kayalığın tepesinden bağırırsan sesinin yankısını duyabilirsin.
Daha önce gelen ve birlikte ana yemek salonunda önceden yemek yiyen birkaç diğer misafirin seslerini duyabiliyordum.
Lemek karılarına şöyle dedi: "Ey Adâ ve Silla, beni dinleyin, ey Lemek'in karıları, sözlerime kulak verin. Beni yaraladığı için bir adam öldürdüm. Beni hırpaladığı için bir genci öldürdüm."
Karanlıkta korkunç şekiller göreceksin, kötü sesler kulağına fısıldayacak, fakat sana zarar vermeyecekler, çünkü küçük bir çocuğun saflığına karşı cehennem güçleri üstün gelemez.
RAB Tanrı Adem'e, "Karının sözünü dinlediğin ve sana, meyvesini yeme dediğim ağaçtan yediğin için, toprak senin yüzünden lanetlendi" dedi, "Yaşam boyu emek vermeden yiyecek bulamayacaksın.