Examples of using "говорила" in a sentence and their turkish translations:
O sürekli konuşuyordu.
Çok konuştu.
O, hızlı şekilde konuştu.
Gerçeği söylüyordu.
Büyükannemin her zaman söylediği gibi:
O sözlerini kullandı.
Zayıf bir sesle konuştu.
O, çocukça konuştu.
Fransızca konuştu.
O sürekli konuşuyordu.
Büyükannem bana öyle söyledi.
Bir tercüman vasıtasıyla konuştu.
Bu annemin söylediği şey.
Konuşuyordum.
Belki de o seninle ilgili bahsetmiyordu.
Size, ilerleyen süreçte ne olduğundan bahsettim
- Mary Japonjayı yavaşça konuştu.
- Mary yavaşça Japonca konuştu.
O, ailesi hakkında konuştu.
O, Japoncayı iyi konuştu.
Tom, Mary'yle konuşmak istedi.
O yalnızca Almanca konuştu.
O, Fransızcada akıcıydı.
Tom Mary'nin ne söylediğini anladı.
Onun hakkında konuştuğu bu değil.
Mary hakkımda kaba bir şey söyledi.
Neden bunu ona anlatıyordu?
Annem sık sık benimle gurur duyduğunu söyledi.
O bana söylemedi.
O bana nişanlandığını hiç söylemedi.
Annem bana güzel olduğumu söylerdi
O bana gerçek güzelliğin
Sanki hiçbir şey olmamış gibi konuştu.
Gözyaşları içinde konuştu.
Çocuklarla yumuşak bir sesle konuştu.
Bu konuda ailenle konuştun mu?
- Bu konudan hiç bahsetmedi.
- Bu konuya asla değinmedi.
Tom'a söyledim.
- Annem de hep bunu derdi.
- Annem de hep böyle derdi.
Alice konuşuyorken John sözünü kesti.
O, ona onu sevdiğini söyledi.
O benim hakkımda hiç konuşur mu?
- Senden bahsediyordum.
- Sizden bahsediyordum.
- Senin hakkında konuşuyordum.
- Sizin hakkınızda konuşuyordum.
O bana bundan bahsetti.
Gece yarısına kadar evde olmanı söylemiştim.
Hiç onun konuşmasını duydun mu?
İspanyolca konuşmaktayım.
- Tom'dan bahsediyordum.
- Tom hakkında konuşuyordum.
O bana baba olduğumu asla söylemedi.
Sanki annemmiş gibi konuştu.
O ne derse desin, sakin ol.
Sıkıcı olduğunu hiç söylemedim.
Telefona cevap veren kadın Fransızca konuştu.
- Annem bana aynı şeyi söyledi.
- Annem bana aynı şeyi anlattı.
O sanki benim annemmiş gibi konuştu.
Tom Mary'nin John hakkında konuştuğunu duydu.
Tom Mary'nin Fransızca konuştuğunu söyleniyor.
Büyükannem her zaman yiyeceği boşa harcamanın bir günah olduğunu söyledi.
O benimle İspanyolca konuştu.
Hiç benim hakkımda sana bir şey söylüyor mu?
Dediğim gibi, yiyecek de götürün.
Auntie Mame ''Hayat bir ziyafettir'' demişti,
Karınızın Esperanto konuşmasını istiyor musunuz?
Bu dün Linda'nın hakkında konuştuğu araba.
Kimsenin burada olmayacağını söylediğini sandım.
Onlarla konuştun mu?
Onlarla konuştum.
Hiç kimseye söylemedim.
O sık sık onun hayatının aşkı olduğunu söyledi.
- Tom, Mary'nin John'la konuşmasını istemedi.
- Tom, Mary'den John'la konuşmasını istemedi.
Onunla konuştum.
Tom'a güvenilmemesi gerektiğini sana söyledim.
Jane, uzun bir süre sessiz kaldı.
Annemin söylediğini dinlemeliydim.
Tom Mary'nin yalan söylediğini asla duymadı.
O kimle konuştu?
Böyle bir şey söylemedim.
Mektubunda o konuda hiçbir şey söylemedi.
Leyla, polise Sami'nin aramasından hiç söz etmedi.
Bir şey söylemedim.
- Telefonda konuştum.
- Ben telefonda konuştum.
Ben sana endişelenmemeni söyledim.
Bunu defalarca söyledim.
Seni sevdiğimi sana söyledim.
Sana gelmemeni söyledim.
Onu asla demedim.
Benim için sürpriz oldu, o çok iyi İngilizce konuştu.
Hava atmak için benimle İngilizce konuştu.
O İngiltere'ye geldiğinde İngilizce bilmiyordu.
O bunun önemli olduğunu söyledi.
İki yıl sonra, o çoktan akıcı Almanca konuşuyordu.
Onun çok iyi İngilizce konuştuğunu herkes biliyordu.
Film neredeyse hiç Mary'nin olduğunu söylediği kadar kötü değildi.
Neden bunun hakkında henüz Tom'la konuşmadın?
Tom Mary'nin Fransızca konuştuğunu asla duymadı.
- Tom, Mary'nin John'a bir şey söylemesini istemiyor.
- Tom Mary'nin John'a bir şey söylemesini istemiyor.
Mary bana Tom'un eski kocası olduğunu söylemedi.
Size bahsettiğim şu hasta
Fakat o zamanlar İspanyolca'da gayet akıcıydım.
Sonra gerçekleri konuştuğum zamanları düşünüyorum.