Examples of using "глубоко" in a sentence and their turkish translations:
Ne kadar derin?
Derin bir nefes alın.
Vay, bu derin.
Burası derin mi?
Derin nefes al.
Çok şaşırdım.
İzleyici derinden etkilendi.
Bundan çok rahatsız oldum.
Tom derinden şok oldu.
derin bir iç çekeriz
- Tom çok rahatsız.
- Tom derinden rahatsız.
Yeterince derin değil.
O, derin bir nefes aldı.
Derin bir nefes aldım.
- Derin derin soludu.
- Derince bir nefes aldı.
Şok oldum.
Tom derin biçimde içini çekti.
Tom derinden nefes alıyordu.
Bu son derece haksız.
Ağzınızdan derin bir nefes alın.
bir denize göre çok fazla derin
işte bunun manası çok derin
- Ne çektiğini çok iyi anlıyorum.
- Senin için çok üzülüyorum.
Haber onu üzüntü ile doldurdu.
O göl ne kadar derin?
Derin bir nefes al ve sonra gevşe.
O çok derin değil.
Tom derinden etkilendi.
Aşırı analiz yapıyorsun.
Babam düşünceye dalıp gitmişti.
Ben sanatla yürekten ilgiliyim.
Göl ne kadar derin?
Biwa gölü ne kadar derin?
Burası o kadar derin değil.
Bu beni derinden yaraladı.
O biraz derin.
Tom iyice depresifti.
Derinden sarsıldım.
Tom borç batağında.
Onun hikayesinden derinden etkilendik.
O karardan derin biçimde pişmanım.
Atlayış işe yaradı, su yeterince derinmiş.
o derin yer altındaydı,
Konuşması dinleyicileri derinden etkiledi.
- Derin nefes alamadı.
- Derin nefes alamıyordu.
Benim üzerimde çok derin bir etkisi vardı.
Konuşması beni derinden etkiledi.
Onun konuşmasından derinden etkilendim.
Onların dostluğu bizi derinden duygulandırdı.
O anne ve babasına derinden bağlıdır.
Tom Mary'nin davranışından tamamen bıktı.
derin nefes alıp bulutlara bakmak
Onun ölümünden derin üzüntü duydum.
Onun cesaretinden oldukça etkilendim.
Tom Mary'ye derinden aşık oldu.
Tom derin düşünceye dalmış pencereden dışarıya bakıyordu.
Tom'un botları karın derinliklerine battı.
Onun hikayesi tarafından çok etkilendim.
Ben bu haberden derinden rahatsız oldum.
Bu ağacın kökleri derinlere uzanıyor.
Hikayeden derinden etkiledim.
Sınıf öğretmenine çok saygılıdır.
Su buz gibi! Atlayış işe yaradı, su yeterince derinmiş.
Güneydeki ormanlık alanın derinlerinde saklı eski bir yol var.
bu derinden gömülü okyanusik tektonik tabaka olan
Gölün ne kadar derin olduğunu bilmiyorum.
Jack, derinden pişman olmuş gibi görünüyor.
Tom derin bir nefes aldı ve bir şey söylemedi.
İyiliğin için sana derinden minnettarım.
Tom derin bir nefes aldı.
Derinden soludum.
Çok şükür, o çatlağın derinliklerine inmeyi başardı.
İncileri bulmak isteyen derin dalmak zorunda.
Derin bir nefes al.
Tom yaptıklarını yaptığına çok pişman oldu.
Sanırım bu konuda tamamen hatalısın.
Bu kasabanın sakinleri çok dindar ve vatansever insanlar.
O, derin bir nefes aldı ve sonra kendisi hakkında konuşmaya başladı.
hem zihnimize hem de toplumumuza öylesine işlemiş ki
yerin altına, okyanusun derinliklerine saklayabiliriz.
Avcı dönmemek üzere ormanın derinliklerine gitti.
Tom, derin düşünceye daldı.
Burası ne kadar derin?
Şimdi, derin bir nefes al.
Derin bir nefes alıp verin, lütfen.
Mağara içeriye kadar uzanıyor. Burası kamp için fena bir yer değil.
Ne kadar derin olduğunu bile göremiyorum. Bu tür tünellerin tehlikeli yanı budur.
hatta üç kere bakmak zorunda kaldım.
Patronunun bürosuna girmeden önce derin bir biçimde nefes aldı.
O, ona derinden bağlıdır.
İnanan biriyim ve ölümden sonraki yaşama inanıyorum.
Haber onu derinden etkiledi.
Evet, su yeterince derin görünüyor, ama asla yüzde 100 emin olamazsınız.
besinlerindeki karbonu suyun derinliklerine taşıyorlar,
Başta tam gaz başlarsan, ortada dayanıklılığını yitirirsin.