Examples of using "вряд" in a sentence and their turkish translations:
Muhtemelen kazanmayacaksın.
Tom muhtemelen kazanmayacak.
Tom muhtemelen şaşırmayacaktır.
- Farkı fark etme ihtimaliniz yok.
- Muhtemelen farkı fark etmeyeceksin.
Tom muhtemelen çok yemeyecek.
Onun gelmesi olası değildir.
Tom muhtemelen kazanmayacak.
Bu muhtemelen değişmeyecek.
O muhtemelen olmayacak.
Sanırım o olası değil.
Tom'un geri dönecek olması olası değil.
Bunun gerçekleşmesi pek olası değil.
Muhtemelen kazanmayacağım.
Muhtemelen geç kalmayacağım.
Tom evde değildir.
Tom muhtemelen uyumayacak.
Tom muhtemelen affedilmeyecek.
Tom muhtemelen beklemeyecek.
Tom muhtemelen evlenmeyecek.
Tom'un bize yardım edecek olması olası değil.
Tom muhtemelen onu yapmayacak.
Onu kasten yapması mümkün değil.
- Tom muhtemelen bunu yapmak istemeyecektir.
- Tom muhtemelen onu yapmak istemeyecek.
Tom muhtemelen bunu yapmayı kabul etmeyecek.
Tom hâlâ muhtemelen uyumayacak.
Tom muhtemelen hiç kazanmayacak.
Tom'un bunu yarın yapması muhtemel değil.
O tartışmaya değmez.
Onun zamanında gelip gelmeyeceği şüphelidir.
Onun İbranice bildiğini sanmıyorum.
Bu seçenek pek mümkün değil.
O olası değil.
Tom muhtemelen farkı fark etmeyecek.
Tom muhtemelen fikrini şimdi değiştirmeyecek.
- Tom'un gitmek istemesi muhtemel değil.
- Tom muhtemelen gitmek istemeyecektir.
O kadar aptal olması olası değildir.
- Takımımızın kazanması pek olası değil.
- Takımımızın kazanma şansı zayıf.
Biz muhtemelen onu yapmayacağız.
Bence olması mümkün değil.
O bugün muhtemelen olmayacak.
Onu muhtemelen yapmayacağım.
Tom muhtemelen beklemeyecek.
Tom'un bunu yapması muhtemel değil.
O, ağır hasta ve iyileşmesi olasılığı yok.
Tom'un muhtemelen kazanmayacağını biliyordum.
Tom Mary'nin muhtemelen kazanmayacağını biliyordu.
Tom, Mary'nin muhtemelen kazanamayacağını söyledi.
Bugün neredeyse kimsenin yüzü gülmüyor.
Bununla başa çıkabilip çıkamayacağını merak ediyorum.
Muhtemelen Tom, neler olduğunu anlamıyor.
Ciddi bir şey olma ihtimali var.
Tom'un toplantıya katılması pek olası değil.
Sanırım polisin Tom'u bulması olası değil.
Tom'un zamanında burada olması çok olası değil.
Tom muhtemelen onu yapamayacak.
Tom'un onu yapmayı unutması pek olası değildir.
Tom muhtemelen bunu yapmaya başlamayacak.
Tom onu yapmayı muhtemelen bırakmayacak.
- Tom muhtemelen Mary'ye yardım etmek istemiyor.
- Tom muhtemelen Mary'ye yardım etmek istemeyecek.
Tom muhtemelen Boston'a gitmeyecek.
Tom muhtemelen hiç ağlamayacak.
Tom muhtemelen Mary'yi bekleyecek.
Bunun olmasının muhtemel olmadığını ikimiz de biliyoruz.
Hemen hemen hiç Fransızca kitabım yok.
Eğer arıları rahatsız etmezsen onların seni sokması olası değil.
Tom, Mary'nin muhtemelen meşgul olmayacağını düşünüyordu.
Muhtemelen Tom kazanmayacak.
Muhtemelen Tom düşündüğün kadar meşgul değil.
Bir ayıdan daha hızlı koşabileceğinizi hiç sanmıyorum.
bu günlerde ise böyle bir olaya pek rastlayamıyoruz
Hayatımda böyle bir şey olmayacak.
Tom'un neredeyse hiç yakın arkadaşı yok.
Tom muhtemelen pazartesi günü burada olmayacak.
Artık bunu kullanmamız olası değil.
Pazartesi günü burada olma ihtimalim yok.
Tom muhtemelen seçilmeyeceğini biliyordu.
Tom muhtemelen pazartesi günü evde olmayacak.
Tom muhtemelen artık bunu yapmayacak.
Tom'un artık bunu yapma ihtimali yok.
Tom muhtemelen araba sürmene izin vermeyecek.
Tom muhtemelen Mary ile bir yere gitmek istemeyecek.
Dana'yı geceden önce bulacak gibi görünmüyoruz.
Onların evlenmeleri olası değil.
Düşündüğün kadar aptal olması olası değil.
Onun yanlış bir şey yaptığı olası değil.
Tom, Mary'nin muhtemelen onu yapamayacağını biliyordu.
Tom, Mary'nin muhtemelen bunu yapmayacağını biliyor.
Mary'yi davet ettim, ama geleceğini sanmıyorum.
Tom'un bize söylediği şey büyük ihtimalle doğru değil.
Tom muhtemelen Mary ile Boston'a gitmeyecek.
Hem Tom hem de Mary muhtemelen bunun olmayacağını biliyor.
Muhtemelen beni affetmeyeceğini biliyorum.
Bunu bana bakarak anlamıyor olabilirsin
Kendi kendilerine çözüme ulaşma ihtimalleri pek yok.
ve Türkiye'de tsunami ihtimalinin olmayacağını gördük
Tom muhtemelen bizimle Boston'a gitmek istemiyor.