Examples of using "Таро" in a sentence and their turkish translations:
- Beni lütfen Taro diye çağır.
- Bana Taro de lütfen.
Taro, sıkı çalışıyor.
- O, Taro'nun erkek kardeşi.
- O,Taro'nun erkek kardeşidir.
Taro, yemek hazır!
Taro, git ve dişlerini fırçala.
Taro her zaman burada değil.
O, Taro'nun ağabeyidir.
O, Taro Akagawa tarafından yazılmış.
O, Taro'dan daha ünlüdür.
Taro İngilizce konuşur, değil mi?
Taro iki yıl önce öldü.
- Kim daha uzun boylu, Ken mi yoksa Taro mu?
- Kim daha uzun, Ken mi yoksa Taro mu?
O bir tarot okuyucusu.
Bir el atar mısın Taro?
Taro güçlü bir sorumluluk duygusuna sahiptir.
Taro, sen bana yardım edebilir misin?
Taro en az yetmiş kilo çeker.
Bir samurayın kanı, Taro'nun damarlarında akıyor.
Taro'yu takımlarının kaptanı seçtiler.
Taro niçin çok iyi şekilde İngilizce konuşabilmektedir?
Taro, kendi sınıfında herhangi bir çocuktan daha uzun.
Taro ve Hanako önümüzdeki bahar evlenecekler.
Taro benden daha iyi İngilizce konuşur.
Taro geçen hafta kullanılmış bir araba aldı.
- Taro üç gün boyunca Tokyo'da kaldı.
- Taro üç günlüğüne Tokyo'da kaldı.
Dün Taro ile tenis oynadım.
Dün Taro ile tenis oynadım.
Amerika'da doğduğu için, Taro iyi İngilizce konuşur.
Taro sınıfındaki başka bir çocuktan daha iyi gitar çalar.
Hanako'nun Taro ile evlenmek istemediği açıktı.