Examples of using "Tipos" in a sentence and their turkish translations:
Çeşitli türlerde kahve vardır.
- Birçok çeşit kahve vardır.
- Birçok tür kahve vardır.
Bizim beş çeşit kebabımız var.
Çok sayıda çeşitli oyunlar oynadık.
Hayvanat bahçesinde çok sayıda hayvan türü var.
Bob çeşitli fındık türleri buldu.
Ne tür egzersizler yapıyorsunuz?
Birçok tür kitap okudum.
Orada bir sürü yaratık çeşidi gözlemledi.
Bütün müzik türlerini severim.
Her çeşit kadın bana ilham verir.
Bunlar iki farklı bisiklet türü.
Burada her çeşit saati tamir ederiz.
yani aslında iki türe ayırabiliriz
O bahçede her türde çiçek vardır.
Tom böyle durumlara alışıktır.
Bilgisayar iki yüz farklı tipteki hatayı tanır.
Onu avlayan bir sürü yırtıcı tür var.
Dünyada 2.500'ü aşkın yılan türü bulunmaktadır.
Bahçende kaç çeşit sebze yetiştirirsin?
bu sayede ormanlarda bir sürü çeşit meyve ile karşılaşabiliriz
Ama bir süre sonra, farklı orman türleri görüyorsunuz.
Ormanda çok yüksek ağaçlar ve farklı çim çeşitleri vardır.
Su ve yağ iki farklı tipteki akışkandırlar.
Masada neredeyse yirmi çeşit peynir vardı sanırım.
Yorumlarla ilgili ara sıra bu tarz videolar yayınlayacağım zaten sizlere
Ve bu da iki tip maske kullanılarak öksürüldüğünde hava partiküllerinin hareketini gösteriyor:
Dünya üzerinde 10 çeşit insan vardır: ikilik sistemi anlayanlar ve anlamayanlar.
Dünyada üç farklı tipte insan vardır: sayı sayabilenler ve sayamayanlar.
İki tür insan vardır. Biri kedileri sever, diğerleri ise hiçbir şeyden bir şey anlamaz.
İki tür insan vardır. Biri köpekleri sever, diğerleri ise hiçbir şeyden bir şey anlamaz.
Türkiye dışında heryerde didik didik çantanız aranıyor veya başka türlü alarmlar var
Şehirlerimizin her türden vahşi yaşama yuva olduğu bir gelecek. Sadece geceleri değil, aynı zamanda... ...gündüzleri de.
- Ana dilini konuşanlar bazen hatalar yaparlar fakat genellikle ana dilini konuşmayanların yaptıkları hatalarla aynı türden değildir.
- Ana dilini konuşanlar bazen hata yapar fakat genellikle ana dilini konuşmayanların yaptıkları hatalarla aynı türden değil.