Translation of "Praticar" in Turkish

0.007 sec.

Examples of using "Praticar" in a sentence and their turkish translations:

- Vamos praticar!
- Pratiquemos!

Pratik yapalım.

Deixe-me praticar.

Uygulama yapmama izin verin.

- Eu quero praticar com você.
- Eu quero praticar contigo.

- Seninle pratik yapmak istiyorum.
- Sizinle pratik yapmak istiyorum.

Tom foi praticar windsurf.

Tom rüzgar sörfüne gitti.

Você só precisa praticar.

Sadece uygulama yapmalısın.

Você deveria praticar mais.

Biraz daha pratik yapmalısın.

Quero praticar mais um pouco.

Biraz daha pratik yapmak istiyorum.

Quero praticar o meu francês.

Fransızcamı pratik yapmak istiyorum.

- Tom quer praticar francês com falantes nativos.
- Tom quer praticar francês com nativos.

Tom, anadili Fransızca olanlarla pratik yapmak istiyor.

Você precisaria praticar violino todo dia.

Kemanı her gün pratik yapmalısın.

Eu preciso praticar um pouco mais.

Benim biraz daha pratik yapmam gerekir.

- Ele geralmente quer praticar seu Inglês comigo.
- Ele gosta muito de praticar seu Inglês comigo.

O genellikle İngilizcesini benim üzerimde pratik yapmak istiyor

Para perder peso, é melhor praticar algum esporte.

Zayıflamak için en iyisi biraz spor aktivitesine başlamak.

Desculpe-me; não posso; tenho que praticar ioga.

Üzgünüm yapamam. Yoga uygulamam var.

O treinador disse que eu preciso praticar mais.

Koç bana daha sıkı çalışmam gerektiğini söyledi.

Tom costumava praticar piano três horas por dia.

Tom her gün üç saat piyano çalışırdı.

Eu quero praticar a minha escrita em islandês.

İzlandaca yazma uygulaması yapmak istiyorum.

Ele usa todas as oportunidades para praticar inglês.

İngilizceyi pratik yapmak için her fırsatı kullandı.

Obrigou-me a praticar durante horas, todos os dias.

Ve beni her gün dört saat alıştırma yapmaya zorladı

O Tom foi acusado de praticar um ato indecente em público.

Tom halkın içinde ahlaka aykırı bir eylemi gerçekleştirmekle suçlandı.

Minha esposa começou hoje a praticar Muay Thai. Estou com medo.

Karım bugün Muay Thai yapmaya başladı. Tırsıyorum.

Eu achei que algumas pessoas iriam praticar esqui aquático conosco, mas absolutamente ninguém apareceu.

Bir grup insanın bizimle birlikte su kayağına gideceğini düşünmüştüm. Fakat kesinlikle başka hiç kimse gelmedi.

- Tom precisa praticar um pouco mais.
- Tom precisa de um pouco mais de prática.

Tom'un biraz daha pratiğe ihtiyacı var.

- Ajudar o próximo é praticar uma boa ação.
- Ajudar os vizinhos é uma boa ação.

Birinin komşusuna yardım etmek sevaptır.