Translation of "Barba" in Turkish

0.008 sec.

Examples of using "Barba" in a sentence and their turkish translations:

Ele tem barba.

- Onun bir sakalı var.
- Sakalı var.

Tom tem barba?

Tom'un sakalı var mı?

Tom aparou a barba.

Tom sakalını kesti.

Vou fazer a barba.

Tıraş olacağım.

Tom acariciou a barba.

- Tom kendi sakalını okşadı.
- Tom sakalını sıvazladı.

- Uma barba não faz um filósofo.
- A barba não faz o filósofo.

Sakal filozof yapmaz.

Não posso fazer a barba.

- Ben sakalımı tıraş edemem.
- Ben sakal tıraşı olamam.

Ele tem uma barba espessa.

Onun gür bir sakalı var.

Posso tocar na sua barba?

Sakalına dokunabilir miyim?

Eu gosto da sua barba.

Sakalını seviyorum.

Está deixando a barba crescer?

Sakal mı bırakıyorsun?

Eu adoro a sua barba.

Ben sakalınızı seviyorum.

- Tom é o cara com barba.
- O Tom é o cara com barba.

Tom sakallı adam.

- O senhor está deixando a barba crescer?
- Você está deixando a barba crescer?

- Sakal mı bırakmaya çalışıyorsun?
- Sakal bırakmaya mı çalışıyorsun?

- Ele aparou sua barba para o casamento.
- Ele fez a barba para o casamento.

O, düğün için sakalını kesti.

Tom deixou a barba crescer porque pensava que todos os homens sábios têm barba.

Bütün bilge adamların sakalları olduğunu düşündüğü için Tom sakal bıraktı.

Uma barba cinza cobria seu rosto.

Gri bir sakal yüzünü kaplıyordu.

Estou fazendo a barba no banheiro.

Ben banyoda tıraş oluyorum.

Você já deixou a barba crescer?

Hiç sakal bıraktın mı?

O Tom tem uma barba incrível.

Tom'un inanılmaz bir sakalı var.

Ele faz a barba todo dia.

O her gün kendini tıraş eder.

Vocês fazem barba todas as manhãs?

Her sabah tıraş olur musunuz?

- Ele tira a barba quatro vezes na semana.
- Ele faz a barba quatro vezes por semana.

Haftada dört kez tıraş olur.

- Tom barbeou-se.
- Tom fez a barba.

Tom tıraş oldu.

- Estou me barbeando.
- Estou fazendo a barba.

Ben sakalımı tıraş ediyorum.

O Tom está deixando a barba crescer.

Tom sakal uzatıyor.

Deixei crescer a barba no verão passado.

Geçen yaz sakal bıraktım.

Não posso deixar a barba crescer no exército.

Ben orduda sakal bırakamam.

Tom está fazendo a barba em seu quarto.

Tom, odasında tıraş oluyor.

Você alguma vez já fez a própria barba?

- Hiç sakalını tıraş ettin mi?
- Hiç sakal tıraşı oldun mu?

Eu estou deixando a barba crescer de novo.

Tekrar sakal bırakıyorum.

O que você acha da barba de Tom?

Tom'un sakalı ile ilgili ne düşünüyorsun?

Tom deixou a barba crescer durante o verão.

Tom Yaz boyunca sakal uzattı.

Tenho de fazer a barba antes de sair.

Ben çıkmadan önce tıraş olmalıyım.

Tom está deixando a barba crescer, não está?

Tom sakalını büyütüyor, değil mi?

É a primeira vez que eu faço a barba.

Bu, sakalımı ilk kez tıraş edişim.

Tom tem uma barba maior que a do John.

Tom'un John'unkinden daha uzun sakalı var.

Ele faz a barba toda manhã com barbeador elétrico.

O her sabah elektrikli tıraş makinesi ile tıraş olur.

Ele deixou a barba crescer para parecer mais maduro.

Daha olgun görünmek için sakal uzattı.

Eu acho que você deveria deixar a barba crescer.

Bence sakal bırakmalısın.

O Barba Negra é um dos piratas mais famosos.

Kara sakal en ünlü korsanlardan biridir.

- Barbeio-me toda manhã.
- Faço a barba toda manhã.
- Eu me barbeio todas as manhãs.
- Eu faço a barba todas as manhãs.

- Her sabah tıraş olurum.
- Ben her sabah tıraş olurum.

É a primeira vez que eu deixo a barba crescer.

Bu şimdiye kadar ilk kez sakal bırakışım.

Na última vez que vi Tom, ele tinha uma barba.

Tom'u son kez gördüğümde sakalı vardı.

Vou tomar um duche, fazer a barba e vestir um fato.

Duş yapıp tıraş olacağım, sonra da takımımı giyeceğim.

A barba dele faz ele parecer uns dez anos mais velho.

Sakalı onu on sene daha yaşlı gösteriyordu.

Ele deixou a barba e o cabelo crescerem para parecer velho.

O, yaşlı görünmek için sakalını ve saçını uzattı.

Quando foi a última vez que você fez a sua barba?

- Sakalını en son ne zaman tıraş ettin?
- Sakalını en son ne zaman kestin?

Acho que Tom tinha melhor aparência antes de tirar a barba.

Tom'un sakal tıraşı olmadan önce daha iyi göründüğünü düşünüyorum.

Ela nunca tinha visto uma barba tão cheia quanto a dele.

O onunkinden daha dolgun bir sakal hiç görmedi.

- Barbeio-me toda manhã.
- Faço a barba toda manhã.
- Barbeio-me todas as manhãs.
- Eu me barbeio todas as manhãs.
- Eu faço a barba todas as manhãs.

- Her sabah tıraş olurum.
- Ben her sabah tıraş olurum.

- Eu me cortei fazendo a barba.
- Eu me cortei quando estava me barbeando.

Tıraş olurken kendimi kestim.

Tom tentou raspar a sua barba com uma faca, mas não foi bem sucedido.

Tom bir bıçakla sakalını düzeltmeyi denemeye karar verdi, fakat çok başarılı değildi.

- Tom se barbeia três vezes por semana.
- Tom faz a barba três vezes por semana.

Tom haftada üç kere tıraş olur.

- O meu pai está a fazer a barba na casa de banho.
- Meu pai está se barbeando no banheiro.

Babam banyoda tıraş oluyor.